Somatizasyon bozukluğu,
doktorun yaptığı fiziksel muayene ve laboratuvar incelemeleri (kan tahlilleri,
filimler, bilgisayarlı tomografiler, ultrasonlar…) ile yeterince açıklanamayan
çok sayıda bedensel belirtilerin bulunmasıyla karakterize bir hastalıktır.
Somatizasyon bozukluğu hastalığı olan insanlarda insanlarda; bedenlerinde çeşitli ağrılar, sızılar, uyuşmalar, karıncalanmalar, ateş basmaları olur. Çarpıntı olabilir. Boğazda tıkanma, boğulma hissi. Halsizlik, güçsüzlük, unutkanlık görülebilir. Bu şikayetlerden dolayı genellikle dâhiliye uzmanlarına gidilir. Bir çok tahlil-tetkikler yaptırılır. Fakat bu şikayetlere sebep olacak bir şey saptanmaz. Çoğu kez de doktor doktor dolaşılır. Çünkü hasta, yakınmalarının sebebini anlayamamış ve derdine çare bulamamıştır. Tedavi olamamıştır. Oysa hastanın yakınmalarını açıklayacak organik bir laboratuvar bulgusu yoksa hastayı mutlaka psikiyatriste göndermek gerekmektedir.
Somatizasyon bozukluğu
yaşam boyunca %0.5’le 2 arasında görülebilir. Kadınlarda erkeklerin 5-20 katı
kadardır. Müzmin bir hastalıktır. Genellikle 30 yaşından önce başlar. Yıllarca
sürer. Belirgin sıkıntı, huzursuzluk oluşturur. Kişinin toplumsal ve mesleksel
işlevinde bozulmalara neden olur. İşlerin ve görevlerin aksaması dolayısıyla
diğer insanlarla olan ilişkilerde bozukluklar, sorunlar ortaya çıkar. 6 ila 9
ay gibi sürelerle var olan şikayetlerde artma ve yeni belirtiler baş göstermeye
başlar.
Bazen de 9-12 ay süren
ara dönemler olur. Bu dönemlerde şikayetlerde azalma olur.
Streslerle karşılaşılması
halinde somatik belirtiler alevlenir. Hastalar aşırı tıbbi yardım arayışı içine
girerler.
Bu kişilerin bütün bir
yaşamları boyunca hasta olduklarına ilişkin bir inanç taşırlar. Yaşamları boyunca
şikayetlerinin olmadığı bir yıllık bir dönem yok gibidir. Somotizasyon
bozukluğu müzmin (kronik), ancak dalgalanan bir bozukluktur.
Somatizasyon Bozukluğu
Nedenleri
Nedeni tam olarak
bilinmemektedir. Çeşitli teoriler ortaya atılmıştır. Duygu ve düşüncesini
dışarıya yansıtamayan, insanlara hayır diyemeyen insanlarda daha çok görüldüğü
söylenmektedir. Bir bakıma beden diliyle kişinin çevresi ile iletişim kurduğu, kendisini
ifade etmek istediğine inanılmaktadır.
Somatizasyon bozukluğu
hastalığına çoğu kere başka bir psikiyatrik hastalık da ilave olur. Sıklıkla
depresyon ve bunaltı (anksiete) eşlik eder. Bazen intihar düşünülür. Sıkıntıyı
gidermek için alkol veya uyuşturucuya başvurulabilir.
Somatizasyon bozukluğu
olan kişilerin psikiyatrik ve psikolojik değerlendirmeleri yapıldığında
genellikle altta yatan stres unsurlarının olduğu görülür. Stres unsurlarının
kişi tarafından fark edilememesi, görmezden gelinmesi ya da çözülememesi
sonucunda kişide psikolojik sıkıntı kendini somatik şikayetler olarak gösterir.
Bilinçaltı bir düzeyde, kişinin bedensel yakınmalarını kullanarak psikolojik
stres faktörlerinden kendini korumaya çalıştığını söyleyebiliriz. Stres yükü
olan bir kişinin beyninin, depresyon veya kaygı bozukluğu geliştirmek yerine
bedensel hissiyatlara sebep olup, kişinin vücudunun bazı bölgelerinde oluşan
ağrılardan yakınmasına neden olmasını örnek verebiliriz.
Travmatik Olaylar
Stres yüküne neden olan
en önemli etken yaşanmış travmatik olaylardır. Bir kişide güncel stres
kaynakları olmasa bile o kişi travmatik etkilenmelerden dolayı stres yüküne
sahip olabilir. Geçmiş travmatik olay ya da durumların beyinde stres birikmesi
oluşturduğunu biliyoruz. Somatizasyon bozukluğu ile gelen kişilerle yapılan
psikolojik değerlendirmelerde neredeyse her zaman çocukluk dönemi ya da daha
geç dönem travmatik yaşantı olduğunu tespit ederiz. Bu travmatik mevzuların
travma çalışması ile psikoterapide çalışıldığı zaman, somatik şikayetlerin
kaybolduğunu görmemiz, geçmişe dayalı stres yüklerinin kişide somatizasyon bozukluğuna
yol açtığına dair görüşü tutarlı bir şekilde desteklemektedir. Somatizasyon
bozukluğu tanısı almış bir kimsede altta yatan, kişinin fark etmediği
psikolojik sorunların da olduğunu genellikle görürüz.
Somatizasyon bozukluğu
olan kişilerin, beden duyumlarına normalden çok daha fazla odaklandıklarını
görürüz. Bunun nedeni olarak genellikle altta yatan kaygı bozukluğu ve/veya
depresyon söz konusu olur. Ancak bu kişiler bu rahatsızlıklarla ilgili
şikayetler dile getirmektense somatik şikayetlerinin üstünde aşırı bir şekilde
dururlar. Bu kişiler en küçük ağrıları, beden duyumlarını ve içsel
hissiyatlarını bile büyüterek ciddi hastalıklara yakalanacaklarına inanırlar.
Bütün bunlar aslında
kaygı bozukluğu ile de ilişkilidir; ortada somut bir neden yokken kişiler
bedensel ve içsel duyumlar yaşarlar ve bu durumun sonuçlarından korkarlar.
Somatizasyon Bozukluğu Yaygınlığı
Somatizasyon bozukluğunun
genel toplumda yaşam boyu görülme riski %0.1-0.5 olduğu bildirilmektedir.
Kadınlarda erkeklere oranla 5-20 kat daha fazla görülür. Genel toplumda seyrek
olmasına karşın, ilk basamak tedaviye başvuran hastaların %5-10'unun
somatizasyon bozukluğu tanı ölçütlerini karşıladığı bildirilmektedir.
Genellikle 25 yaş öncesi başlar. İlk belirtiler ergenlik dönemine kadar uzanır.
Daha çok eğitim düzeyi düşük ve yoksul kişilerde görülür.
Somatizasyon Bozukluğu Seyri
Somatizasyon bozukluğu
genellikle stresli yaşam olayları ile alevlenen, kronik dalgalı bir seyir
izler. Alevli dönemler genellikle 6-9 ay kadar sürer. Belirtilerin şiddetini
kaybettiği ya da belirtisiz 9-12 ay süren ara dönemler bulunur. Tam iyileşme
nadirdir.
Somatizasyon Bozukluğu Ayırıcı Tanı
Ayırıcı tanıda dikkat edilmesi gereken en
önemli husus, bedensel hastalıkların dışlanmasıdır. Tıbbi hastalıkların
tanısında fizik muayene ve laboratuvar bulguları yol gösterici rol oynar.
Psikiyatrik pencereden bakıldığında ise, belirtilerin psikiyatrik bir hastalığa
ait olduğunu gösteren ipuçları şunlardır.
1.
Sistemik tıbbi hastalıkların başlangıcında da hiçbir fizik ya da laboratuar
bulgu elde edilememesi mümkündür. Ancak zaman içerisinde bulgular yavaş yavaş
ortaya çıkmaya başlar. Halbuki somatizasyon bozukluğunda yıllar geçmesine
karşın hiçbir fiziksel ya da laboratuvar patolojik bulgu görülmez.
2.
Tıbbi hastalık şüphesi taşıyan hastaların konu ile ilgili tetkikler yapıldıkça
ve hiçbir anormalliğe rastlanmadıkça rahatlaması beklenir. Hâlbuki,
somatizasyon bozukluğu olan hastalar anormal bulgu çıkmadıkça
rahatlayacaklarına, giderek daha çok sıkıntı çekmeye başlarlar.
3.
Yakınmalar hastanın hayal gücü doğrultusunda ortaya çıkar ve hiçbir hastalığın
belirtilerine uyum göstermez.
DSM IV-TR’a göre Somatizasyon Bozukluğu şöyle ifade edilir
A. Birkaç yıllık bir
dönem içinde ortaya çıkan, tedavi arayışları ya da toplumsal, mesleki ya da
önemli diğer işlevsellik alanında bozulma ile sonuçlanan ve 30 yaşından önce
başlayan çok sayıda fizik yakınma öyküsünün olması.
B. Aşağıdaki tanı
ölçütlerinden her biri karşılanmış olmalıdır. Herhangi tek bir semptom bu
bozukluğun gidişi sırasında herhangi bir zamana ortaya çıkabilir.
(1) Dört ağrı semptomu:
En az dört ayrı yer ya da işlevle ilişkili ağrı öyküsünün olması. (örn. baş,
karın, sırt, eklemler, ekstremiteler, göğüs, rektum, menstruasyon sırasında,
cinsel ilişki sırasında ya da idrar yapma sırasında)
(2) İki gastro intestinal
semptom: Ağrı dışında en az iki gastrointestinal semptom öyküsünün bulunması
(örn; bulantı, şişkinlik, gebelik sırasında olanın dışında kusma, diyare ya da
birçok değişik yiyeceğin dokunması.)
(3) Bir cinsel semptom:
Ağrı dışında en az bir cinsel ya da üreme organlarıyla ilgili semptom öyküsünün
olması (örn. cinsel ilgisizlik, erektil ya da ejakülatuvar işlev bozukluğu,
menstruasyonların düzensiz olması, aşırı nestruel kanama, gebelik boyunca
kusma)
(4) Bir psödonörolojik
semptom: Ağrı ile sınırlı olmayan ve nörolojik bir durumu düşündüren en az bir
semptom ya da defisit öyküsünün bulunması (koordinasyon ya da denge bozukluğu
gibi konversiyon semptomları, paralizi ya da lokalize güç yitimi, yutma güçlüğü
ya da boğazda düğümlenme duygusu, afoni, üriner retansiyon, halüsinasyonlar,
dokunma ya da ağrı duyumu yitimi, çift görme, körlük, sağırlık, katılmalar;
amnezi gibi dissosiyatif semptomlar; bayılma dışında bilinç yitimi)
C. Aşağıdakilerden ya (1)
ya da (2) vardır:
(1) Yeterli bir
incelemeden sonra B Tanı Ölçütlerindeki semptomların hiçbiri bilinen genel
tıbbi bir durum ya da bir maddenin (örn. Kötüye kullanılabilen bir ilaç, tedavi
için kullanılan bir ilaç) doğrudan etkileri ile tam açıklanmaz.
(2) İlişkili genel tıbbi
bir durum olsa bile fizik yakınmalar ya da bunların bir sonucu olarak ortaya
çıkan toplumsal ya da mesleki bozulma, öykü, fizik muayene ya da laboratuvar
bulgularına göre beklenenden çok daha fazladır
D. Bu semptomlar amaçlı
olarak ortaya çıkartılmamakta ya da bu tür semptomları varmış gibi
davranılmamaktadır.
Bilişsel-davranışçı
psikoterapilerde, somatizasyon tedavisinde öncelikle kişilerin yaşadıkları
semptomlarla ilgili negatif düşünceleri belirlenir ve bunların olumlu
düşüncelerle değiştirmesi amaçlanır. Burada, kişi belirtileri yaşamaya devam
etse de bunları yorumlayış şeklini değiştirerek kişinin daha az sıkıntı
yaşaması hedeflenir.
Tedavide nihai hedef
şikayetlerin tamamen ortadan kalkmasıdır. Bu kişilerin geçmiş dönem travmatik
deneyimleri psikoterapide çalışıldığında, semptomların kademe kademe azaldığını
ve bir süre sonra da ortadan kalktığını görürüz. EMDR yöntemi ile travma
çalışmasını yapmak son derece hızlı biçimde sonuca ulaşmayı sağlamaktadır. Bu
çalışma ile birlikte uygun ilaç tedavisi uygulandığında sürecin daha konforlu
ve hızlı işlediği görülür.
Somatizasyon Bozukluğu Olgu Örneği
57 yaşında, bekar,
üniversite mezunu, emekli, kadın. Baş dönmesi, denge kaybı, halsizlik, eklem
ağrıları, kulakta çınlama, yutma güçlüğü, midede yanma, kabızlık, sık idrar,
soğuk terleme, kulaklarda dolgunluk hissi, ayaklarda üşüme, göğüs ağrısı,
göğüste sıkışma ve nefes almada güçlük yakınmaları var. Hasta gençlik
yıllarından itibaren buna benzer yakınmalarla birçok doktor gezdiğini
tanımlıyor. Gastrit, romatizma, anemi, kireçlenme, menier, spastik kolon,
fibromiyalji gibi tanılar aldığını, bu hastalıklara yönelik sayısız ilaç
kullandığını ancak hiçbir zaman kendisini iyileşmiş hissetmediği ifade ediyor.
Bir çok hastanede sayısız tetkik yaptırdığını, kolonoskopi, rektoskopi,
tomografi, MR, koroner anjiografi yapıldığını ancak teşhis konamadığını ve
iyileşemediğini belirtiyor. Birkaç kez hastanede yatmasının da sorununa çözüm
getirmediği anlaşılıyor.
Her doktora yeni bir
umutla başvurduğunu, yapılan tetkik ve uygulanan tedavilerden başlangıçta biraz
yararlanır gibi olmasına karşın, bir süre sonra yakınmalarının daha da şiddetli
olarak geri döndüğünü belirtiyor. Yakınmalarının psikolojik olduğuna inanmadığını
ancak son doktorunun “bir psikiyatriste görünmeniz gerekir” demesi üzerine
başvurduğunu ifade ediyor.
KAYNAKLAR
https://www.depam.com/2018/04/09/somatizasyon-bozuklugu-ve-somatizasyon-bozuklugu-tedavisi/#.Yh5FuhpByUm
https://www.pozitifhayatmerkezi.com/89/1/somatizasyon-bozuklugu.html
http://www.adnancansever.com/?pnum=42&pt=SOMAT%C4%B0ZASYON+BOZUKLU%C4%9EU
https://www.tulgasatir.com/somatoform-bozukluklar/somatizasyon-bozuklugu/
https://www.adnancoban.com.tr/somatizasyon-bozuklugunun-tanimi
https://www.dbe.com.tr/tr/yetiskin-ve-aile/3/somatizasyon-problemleri-ve-basa-cikma-yollari/
0 Yorumlar