Obsesif kompülsif kişilik
bozukluğu modern kavramsallaştırmaları, 20. yüzyılın başlarındaki
psikanalistlerin özellikle Freud’un teorilerinden ve klinik gözlemlerinden
büyük ölçüde etkilenmektedir (Pfohl ve Blum, 1991). Freud, kişilerde birlikte
ortaya çıkma eğiliminde olan bir anal erotik özellikler üçlüsü (düzenlilik,
aşırı tutumluluk ve inatçılık) tanımlamıştır. Düzenlilik bedensel temizlik,
görevleri yerine getirmedeki vicdanlılık ve güvenilirlik konusunda endişeleri
içerir. Aşırı tutumluluk ya da cimrilik, kendini en uç şekilde para hırsı
olarak gösterebilir. İnatçılık ise başkaldırma, öfke ve öç alma şeklinde
kendini gösterebilir (Freud, 1908).
Başka bir deyişle, anal karakter olarak da bilinen obsesif kompülsif
kişilik bozukluğu, 100 yıldan uzun bir süre önce tanımlanmıştır. Bazı kişilik
bozukluklarının aksine obsesif kompülsif kişilik bozukluğu psikiyatrik
sınıflandırmaların tüm revizyonlarında kabul edilmiştir (Starcevic ve
Brakoulias, 2014). görülebilir.
Obsesif Kompülsif kişilik bozukluğu nedir?
Obsesif kompülsif kişilik
bozukluğun genel popülasyonda yaygın olduğu bilinmektedir (Starcevic ve
Brakoulias, 2014). Bu kişilik bozukluğu,
psikososyal işlevsellikte en az orta düzeyde bozulma (Mancebo ve ark., 2005;
Pinto ve ark., 2014; Skodal ve ark., 2002), düşük yaşam kalitesi (Mancebo ve
ark., 2005; Pinto ve ark., 2014) ve önemli bir ekonomik yük ile ilişkilidir
(Soeteman ve ark., 2008). Obsesif kompülsif kişilik bozukluğu, erken ergenlikte
başlar ve çeşitli bağlamlarda görülür. Bu bozukluğun temel özelliği esneklik,
açıklık ve yeterlik pahasına düzenlilik, mükemmeliyetçilik ve zihinsel ve
kişilerarası kontrol ile meşgul olmaktır (American Psychiatric Association,
2013). Başlangıç, erken yetişkinlik olarak kabul edilir ancak bu zorluğu
yaşayan çoğu kişi çocukluktan beri bu özelliklere sahip olduğunu belirtmiştir
(Mancebo ve ark., 2005). Obsesif kompülsif bozukluğu olan kişiler kurallara,
önemsiz ayrıntılara ve programlara özenle dikkat ederler. Aşırı dikkatli olan
bu kişiler olası hataları tekrar tekrar kontrol ederler. Mükemmeliyetçilik,
bireylerde önemli işlev bozukluklarına ve sıkıntıya neden olur. Örneğin bir
yazının tamamlanması, çok fazla zaman alacak şekilde yazının tekrar ve tekrar
yazılmasıyla gecikebilir. Bu da kişinin son teslim süresini kaçırmasına ve kişinin
kargaşaya düşmesine neden olabilir. Bunun yanı sıra, obsesif kompülsif kişilik
bozukluğuna sahip kişiler boş zaman ve arkadaşlarla vakit geçirmekten ziyade
sürekli çalışmaya bağlılık gösterirler. Ancak bu davranış ekonomik nedenlere
bağlı değildir. Bu kişiler genellikle, bir akşam ya da hafta sonu tatile çıkmak
ya da sadece dinlenmek için zamanları olmadığını düşünürler (American
Psychiatric Association, 2013).
Obsesif kompülsif kişilik
bozukluğu, isim olarak benzese de obsesif kompülsif bozukluktan farklıdır. Bazı
araştırmacılar, her iki bozukluğundan özellikle birbiriyle ilişkili olmayan
farklı zihinsel koşullar oluşturduğunu varsaymaktadır (Albert ve ark., 2004;
McGlashan ve ark., 2000; Wu ve ark., 2006). Her iki bozukluk arasındaki
benzerlikleri ve farklılıkları araştıran çalışmalar, takıntılı düşüncelerin
yanı sıra kirlenme ve temizlikle ilgili semptomların obsesif kompülsif
bozukluğu olan kişilere özgü görüldüğünü, esnemezlik ve aşırı öz kontrolün ise
obsesif kompülsif kişilik bozukluğuna sahip kişilerde görüldüğünü göstermiştir
(Pinto ve ark., 2014; Baer ve ark., 1994).
Obsesif-Kompülsif Kişilik Bozukluğu DSM V Tanı Ölçüleri
DSM-5’e göre obsesif
kompülsif kişilik bozukluğu erken ergenliğin başında birçok şekilde kendini
göstererek aşağıdakilerden en az dördünün varlığının belirtildiği yoğun düzen,
mükemmeliyetçilik ve kontrol ihtiyacı (American Psychiatric Association, 2013):
· Kişi, işin ana noktasını kaybedecek kadar
ayrıntılarla, kurallarla, listelerle, düzenle, organizasyonla veya programla
meşguldür.
· Kişi, görevin tamamlanmasını engelleyecek
kadar aşırı mükemmeliyetçilik gösterir (kendisinin koyduğu katı standartlar
karşılanmadığı için projeyi tamamlayamamak gibi).
· Kişi, keyifli anlardan ve arkadaşlıktan
uzaklaşacak şekilde işe aşırı bağlıdır (ekonomik nedenlere bağlı olmadan).
· Kişi, ahlaki konularda, etik ve değer
yargılarda aşırı vicdanlı ve titizdir. Bu konuda esnek olamaz (kültürel veya
dini kimlikle ilgili değildir).
· Kişi değersiz eşyaları atmakta zorlanır.
· Kişi, başkaları kendisinin standartlarına
uyana kadar yetki verme konusunda oldukça isteksizdir.
· Kişinin hem kendine hem diğerlerine karşı
cimri bir tutumu vardır. Çünkü parayı gelecekteki sıkıntılar için biriktirilen
bir şey olarak görür.
· Kişi esnek değildir ve inatçılık gösterir.
Yapılan bir çalışma,
mükemmeliyetçilik obsesif kompülsif kişilik bozukluğu bileşeninin (ayrıntılarla
meşgul olma ve işe aşırı bağlı olma gibi) depresyon ve intihar ile ilişkili
olduğunu göstermiştir. Bununla birlikte, kişilerarası sertliğin (esnek olmama)
obsesif kompülsif kişilik bozukluğu bileşeninin (aşırı vicdanlılık ve yetki
verme konusunda isteksizlik gibi) öfke ve saldırgan davranışla ilişkili
olduğunu göstermiştir (Ansell ve ark., 2010).
Obsesif Kompülsif Kişilik Bozukluğunun Olası Ayırıcı Belirtileri
DSM-5’te yer alan obsesif
kompülsif kişilik bozukluğunun ayırıcı belirtileri şu şekildedir (American
Psychiatric Association, 2013):
Obsesif Kompülsif Bozukluk:
Obsesif kompülsif bozuklukta yer alan gerçek takıntılı düşüncelerin ve
yineleyici davranışların varlığından dolayı obsesif kompülsif bozukluğu,
obsesif kompülsif kişilik bozukluğundan kolaylıkla ayırt edilir.
İstifleme (Biriktirme) Bozukluğu:
Kişinin istifleme bozukluğuna sahip olduğu, özellikle istifleme davranışı aşırı
derecede olduğunda belirtilmelidir. Birikmiş nesnelerin yangın tehlikesi
oluşturması ya da evin içinde yürümeyi zorlaştırması bu duruma örnek
verilebilir.
Diğer Kişilik
Bozuklukları ve Kişilik Özellikleri: Obsesif kompülsif
kişilik bozukluğu, diğer kişilik bozuklukları ile benzer özelliklere sahip
olabilir. Bu yüzden ayırıcı özelliklerin belirtilmesi önemlidir. Narsistik
kişilik bozukluğu olan kişilerin de mükemmeliyetçi özelliği olabilir. Ancak bu
kişilerin mükemmellik düzeyine ulaştıklarına inanma olasılıkları daha
yüksektir. Obsesif kompülsif kişilik bozukluğuna sahip kişiler ise, kendinde
kusur bulan bir tutuma sahiptirler. Hem şizoid kişilik bozukluğu hem de obsesif
kompülsif kişilik bozukluğu, belirgin bir resmiyet ve sosyal kopma ile
tanımlanabilir. Ancak bu durum, obsesif kompülsif bozukluğu olan kişilerde
duygulardan rahatsız olma ve işe aşırı bağlılıktan kaynaklanırken şizoid
kişilik bozukluğu olanlarda temel bir yakınlık kapasitesinin eksikliğinden
kaynaklanır.
Obsesif Kompülsif Kişilik
Bozukluğu Epidemiyoloji
Obsesif kompülsif kişilik
bozukluğu, genel popülasyonda en yaygın görülen kişilik bozukluğundan biridir.
Bu bozukluğun tahmini yaygınlığı %2.1 ve %7.9 arasında değişmektedir (American
Psychiatric Association, 2013). Cinsiyet dağılımı olarak ise, bazı çalışmalar
erkekler ve kadınlar için aynı oranı gösterirken (Grant ve ark., 2012), diğer
çalışmalar erkekler arasındaki yaygınlığın kadınlara göre daha yüksek oranlarda
olduğunu göstermiştir (Coid ve ark., 2006; Light ve ark., 2006).
Bilişsel Davranışçı Terapi ile Obsesif Kompülsif Kişilik Bozukluğu
Son zamanlarda obsesif
kompülsif kişilik bozukluğuna sahip kişiler için bilişsel davranışçı terapi
tercih edilmektedir (Costa ve ark., 2005). Bilişsel terapi, kişilerin deneyimle
ilişkilendirdikleri uyumsuz yorumları ve anlamları belirlemeyi ve değiştirmeyi
amaçlamaktadır (Beck ve Weishaar 1989). Örneğin, obsesif kompülsif kişilik
bozukluğuna sahip kişilerin uyumsuz bilişsel şemaları şu şekildedir (Beck ve
Freeman, 1990):
“Doğru ve yanlış
davranışlar, kararlar ve duygular vardır.”
“Değerli hissetmek için
hata yapmaktan kaçınmalıyım çünkü hata yapmak başarısız olmaktır.”
“Kontrol kaybı, kabul
edilebilir bir şey değildir.”
“Kendimi kontrol ettiğim
kadar çevremi de kontrol etmeliyim.”
Davranışçı terapi,
kişinin ödüllendirmesini ve değişikliğe karşı toleransını, duygusal
farkındalığı ve duygusal ifadeyi arttırmak ve kaçınma eğilimlerini azaltmak
için kademeli maruz bırakma gibi davranışsal teknikleri kullanarak uyum
sağlamayı ve uyumsuz davranış kalıplarını azaltmayı amaçlamaktadır (Kyrios,
1998). Özetle, bilişsel ve davranışsal tekniklerini barındıran bilişsel
davranışsal terapi obsesif kompülsif kişilik bozukluğunun en doğrulanmış
psikolojik müdahale yöntemidir (Diedrich ve Voderholzer, 2015).
Obsesif Kompülsif Kişilik
Bozukluğu ile İlgili Film Önerileri
Obsesif Kompülsif Kişilik Bozukluğu ile İlgili Kitap Önerileri
KAYNAKLAR
Albert, U., Maina, G., Forner, F. ve Bogetto, F.
(2004). DSM-IV obsessive-compulsive personality disorder: prevalence in
patients with anxiety disorders and in healthy comparison subjects.
Comprehensive Psychiatry, 45(5), 325-332.
https://doi.org/10.1016/j.comppsych.2004.06.005
American Psychiatric Association. (2013).
Obsessive Compulsive Personality Disorder. Diagnostic and statistical manual of
mental disorders içinde (5. Bs., s. 678 682). American Psychiatric Publishing.
https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596.dsm18
Ansell, E. B., Pinto, A., Crosby, R. D., Becker,
D. F., Añez, L. M., Paris, M. ve Grilo, C. M. (2010). The prevalence and
structure of obsessive-compulsive personality disorder in Hispanic psychiatric
outpatients. Journal of Behavior Therapy and Experimental Psychiatry, 41(3),
275-281. https://doi.org/10.1016/j.jbtep.2010.02.005
Baer, L. (1994). Factor analysis of symptom
subtypes of obsessive compulsive disorder and their relation to personality and
tic disorders. The Journal of clinical psychiatry. 55, 18–23.
Beck, A.T ve Freeman, A. (1990). Cognitive therapy of personality disorders.
Guilford, New York.
Beck, A. T. ve Weishaar, M. (1989). Cognitive
therapy. Comprehensive handbook of
cognitive therapy içinde (s. 21-36). Springer, New York, NY.
Coid, J., Yang, M., Tyrer, P., Roberts, A. ve
Ullrich, S. (2006). Prevalence and correlates of personality disorder in Great
Britain. The British Journal of Psychiatry, 188(5), 423-431.
https://doi.org/10.1192/bjp.188.5.423
Costa, P., Samuels, J., Bagby, M., Daffin, L.,
Norton, H., Gabbard, G. O., ... ve Kangethe, R. N. (2005). Obsessive-compulsive
personality disorder: A review. Personality Disorders, 405-477.
https://doi.org/10.1002/0470090383.ch6
Diedrich, A. ve Voderholzer, U. (2015).
Obsessive–compulsive personality disorder: a current review. Current Psychiatry
Reports, 17(2), 2. https://doi.org/10.1007/s11920-014-0547-8
Freud S. (1908). Character and anal eroticism. J. Strachey (Ed.), The standard edition of the complete psychological works of Sigmund Freud içinde (s.169-175). Hogarth, London.
Grant, J. E., Mooney, M. E. ve Kushner, M. G.
(2012). Prevalence, correlates, and comorbidity of DSM-IV obsessive-compulsive
personality disorder: Results from the National Epidemiologic Survey on Alcohol
and Related Conditions. Journal of Psychiatric Research, 46(4), 469-475.
https://doi.org/10.1016/j.jpsychires.2012.01.009
Kyrios, M. (1998). A cognitive-behavioural
approach to the understanding and management of obsessive-compulsive
personality disorder. Cognitive psychotherapy of psychotic and personality
disorders: Handbook of theory and practice, 351-378.
Light, K. J., Joyce, P. R., Luty, S. E., Mulder,
R. T., Frampton, C. M., Joyce, L. R., ... ve Kennedy, M. A. (2006). Preliminary
evidence for an association between a dopamine D3 receptor gene variant and
obsessive‐compulsive personality disorder in patients with major depression.
American Journal of Medical Genetics Part B: Neuropsychiatric Genetics, 141(4),
409-413. https://doi.org/10.1002/ajmg.b.30308
Mancebo, M. C., Eisen, J. L., Grant, J. E. ve
Rasmussen, S. A. (2005). Obsessive compulsive personality disorder and
obsessive compulsive disorder: clinical characteristics, diagnostic
difficulties, and treatment. Annals of Clinical Psychiatry, 17(4), 197-204. https://doi.org/10.1080/10401230500295305
McGlashan, T. H., Grilo, C. M., Skodol, A. E.,
Gunderson, J. G., Shea, M. T., Morey, L. C., ... ve Stout, R. L. (2000). The
collaborative longitudinal personality disorders study: Baseline axis I/II and
II/II diagnostic co‐occurrence. Acta Psychiatrica Scandinavica, 102(4),
256-264. https://doi.org/10.1034/j.1600-0447.2000.102004256.x
Pfohl, B. ve Blum, N. (1991).
Obsessive-Compulsive Personality Disorder: A Review of Available Data and
Recommendations for DSM-IV. Journal of Personality Disorders, 5(4), 363-375.
https://doi.org/10.1521/pedi.1991.5.4.363
Pinto, A., Steinglass, J. E., Greene, A. L.,
Weber, E. U. ve Simpson, H. B. (2014). Capacity to delay reward differentiates
obsessive-compulsive disorder and obsessive-compulsive personality disorder.
Biological Psychiatry, 75(8), 653-659.
https://doi.org/10.1016/j.biopsych.2013.09.007
Skodol, A. E., Gunderson, J. G., McGlashan, T.
H., Dyck, I. R., Stout, R. L., Bender, D. S., ... ve Oldham, J. M. (2002).
Functional impairment in patients with schizotypal, borderline, avoidant, or
obsessive-compulsive personality disorder. American Journal of Psychiatry,
159(2), 276-283. https://doi.org/10.1176/appi.ajp.159.2.276
Soeteman, D. I., Roijen, L. H. V., Verheul, R. ve Busschbach, J. J. (2008). The economic burden of personality disorders in mental health care. Journal of Clinical Psychiatry, 69(2), 259. https://doi.org/10.4088/jcp.v69n0212
Starcevic, V. ve Brakoulias, V. (2014). New
diagnostic perspectives on obsessive-compulsive personality disorder and its
links with other conditions. Current Opinion in Psychiatry, 27(1), 62-67.
https://doi.org/10.1097/yco.0000000000000030
Wu, K. D., Clark, L. A. ve Watson, D. (2006).
Relations between obsessive–compulsive disorder and personality: Beyond Axis
I–Axis II comorbidity. Journal of Anxiety Disorders, 20(6), 695-717.
https://doi.org/10.1016/j.janxdis.2005.11.001
http://www.dualpsikoloji.com/bireysel/kisilik-bozukluklari/obsesif-komplusif-kisilik-bozuklugu.html
0 Yorumlar