Fizyolojik olarak kadında
orgazm; vajinal ve klitoral uyarıların klitoriste toplanması ile klitoris ve
beyin arasında gerçekleşir; cinsel bölgelerden başlayarak tüm bedende
hissedilir. Vajinanın dıştaki 1/3’lük kısım sinir yapısı açısından zengin
olduğundan dolayı, uyarılma açısından uygundur. Ayrıca yeterli klitoral uyarı
da orgazm evresine ulaşmak için önem teşkil eder. Uygun süre ve yoğunlukta
uyarı almayan bir kadın orgazm olamayacaktır.
Uyarılma aşamasındaki
bütün zorluklar orgazm aşamasını etkilemektedir. Olağan bir cinsel uyarılma
evresinden sonra, sürekli ya da tekrarlayan bir şekilde, cinsel birleşme ile
orgazm olamamaya orgazm bozukluğu denir. Bu durum iki şekilde kendini gösterebilir;
eğer kadın daha önce hiç orgazm yaşamadıysa buna birincil (primer) orgazm
bozukluğu, eğer bu durum sonradan geliştiyse ikincil (sekonder) orgazm
bozukluğu denir.
Ayrıca; orgazm bozukluğu
genel ya da durumsal olarak görülebilir. Eğer genel orgazm bozukluğu varsa;
hasta herhangi bir şartta, cinsel birleşmeyle ya da klitoral uyarı yoluyla
orgazma ulaşamamaktadır. Durumsal olarak orgazm bozukluğu var ise; hasta ancak
bazı koşullarda orgazm olabilmektedir.
Kadında Orgazm Bozukluğu
DSM-5 Tanı Kriterleri
Her cinsel etkinlikte ya
da neredeyse her cinsel etkinlikte (yaklaşık %75-100’ünde) aşağıdaki
belirtilerden biri olmalıdır:
· Orgazmda
belirgin gecikme, belirgin orgazm seyrekliği ya da yokluğu
· Orgazm
duyularının çok düşük yoğunlukta olması
· En
az, yaklaşık 6 ay ve belirgin sıkıntı
Olağan bir cinsel uyarılma evresinden sonra orgazmın sürekli olarak ya da tekrarlayıcı bir biçimde gecikmesi ya da hiç olmamasıdır. Bu tanı konulurken kadının yaşı, cinsel deneyimi ve aldığı cinsel uyarının yeterliliği göz önüne alınmaktadır. Eğer sorun, odak, yoğunluk ve süre olarak yetersiz cinsel uyarılmaya bağlıysa kadında orgazm bozukluğu tanısı konulamaz.
Klitoris, kadın dış
cinsel organlarında sinir uçlarının en yoğun bulunduğu, en duyarlı bölgedir.
Klitorisin uygun şekilde ve yeterli süre doğrudan uyarılması ile her kadın
orgazm olur.
Orgazmın vajinal ve klitoral biçimindeki ayrımı yapaydır. Orgazmın hem vajinal hem de klitoral bileşenleri vardır. Hatta ne klitoral ne de vajinal uyarı olmaksızın, fanteziler, düşler gibi psikolojik uyaranlarla ya da başka erojen bölgelerin fiziksel uyarısıyla da orgazm gerçekleşebilir. Öte yandan, kadın orgazmında klitoral uyarı önemlidir. Vajinal uyarılma yüksek derecede haz verdiği halde, belki de çoğu kadında orgastik refleksi başlatmada katkısı daha azdır. Klitoral uyarılma yoğunluğu cinsel eylemin şekline göre değişir. En yoğunu doğrudan klitorisin uyarılması veya üzerine baskı uygulanmasıdır. Cinsel birleşme hafif bir klitoral uyarı sağlar, bu da orgazmı başlatmaya yetmeyebilir. Klitoris üzerine en yoğun baskı, kadının üstte olduğu pozisyonda gerçekleşir.
Kadın orgazmının ortaya
çıkmasını gerektiren uyarılma derecesi kadından kadına değişir, sadece bireyler
arasındaki değişiklik söz konusu değildir, aynı kadın farklı zamanlarda farklı
düzeylerde uyarılma gereksinimi hissedebilir.
Tam uyarılmış ve
heyecanlanmış bir kadın, arzuladığı bir eşle bir iki koital (birleşme) hamle
ile orgazma ulaşabilirken aynı kadın çok arzulamadığı birisiyle seviştiğinde
daha uzun süre klitoral uyarılmaya gereksinim duyabilir.
Kadınlar orgazma ulaşma
eşikleri konusunda farklılıklar gösterirler. Bazı kadınlar herhangi bir cinsel
uyarı ile orgazm olurken, diğerleri yoğun ve uzun klitoral uyarılma gerektirir.
Bazı kadınlar bir kere orgazm ile kendilerini doyumlu hissederken diğerleri
çoğul orgazm gereksinimi hissedebilir.
Kadınlarda cinsel istek,
uyarılma ve orgazm bozukluğunun bir arada olma durumu nadir değildir. Bu
sorunlar kadının cinsel yaşamının başından beri var olabileceği gibi önceden
herhangi bir sorun yok iken sonradan da gelişebilir.
Fizyolojik olarak kadında orgazm; vajinal ve klitoral uyarıların klitoriste toplanması ile klitoris ve beyin arasında gerçekleşir; cinsel bölgelerden başlayarak tüm bedende hissedilir. Vajinanın dıştaki 1/3’lük kısım sinir yapısı açısından zengin olduğundan dolayı, uyarılma açısından uygundur. Ayrıca yeterli klitoral uyarı da orgazm evresine ulaşmak için önem teşkil eder. Uygun süre ve yoğunlukta uyarı almayan bir kadın orgazm olamayacaktır.
Uyarılma aşamasındaki
bütün zorluklar orgazm aşamasını etkilemektedir. Olağan bir cinsel uyarılma
evresinden sonra, sürekli ya da tekrarlayan bir şekilde, cinsel birleşme ile
orgazm olamamaya orgazm bozukluğu denir. Bu durum iki şekilde kendini
gösterebilir; eğer kadın daha önce hiç orgazm yaşamadıysa buna birincil
(primer) orgazm bozukluğu, eğer bu durum sonradan geliştiyse ikincil (sekonder)
orgazm bozukluğu denir.
Ayrıca; orgazm bozukluğu
genel ya da durumsal olarak görülebilir. Eğer genel orgazm bozukluğu varsa;
hasta herhangi bir şartta, cinsel birleşmeyle ya da klitoral uyarı yoluyla
orgazma ulaşamamaktadır. Durumsal olarak orgazm bozukluğu var ise; hasta ancak
bazı koşullarda orgazm olabilmektedir.
Kadınlarda Orgazm Bozukluğu Görülme Sıklığı
Genel toplum
çalışmalarına bakıldığında; kadınlarda orgazm bozukluğuna %5-20 arasında
rastlanmaktadır. Türkiye’de bu konuyla ilgili bir araştırma olmamasına karşın,
cinsel işlev bozukluğu şikayetiyle başvuran kadınlarda %40-60 oranında orgazm
bozukluğu tespit edilmiştir.
Ancak; orgazm olamama
şikayetiyle başvuranların çok az sayıda olduğu görülmektedir. Kliniğe yansıyan
sayının az olmasının birçok nedeni olabileceği gibi, en yaygın olan düşünce;
kadınlar için kendi hazzı ve orgazmının, erkeğin hazzı ve cinselliğinden sonra
geldiğini düşünmesi gerektiği yanlış inanışıdır.
Kadınlarda orgazm
olabilme yaş ile birlikte artmaktadır. Kadın kendi vücudunu tanıdıkça orgazm
olma olasılığı artar. Ayrıca mastürbasyon deneyimi, partner ilişkisinin
uyarıcılığını da arttıracaktır. 20’li yaşlarda fazla cinsel deneyimi olmayan
kadınlarda cinsel birleşme ile orgazm olamamak çok yaygındır. Öte yandan; ilerleyen yaş ile menopoz,
hastalıklar ve ilaç kullanımlarının devreye girmesiyle birlikte özellikle 50’li
yaşlardan itibaren orgazm olmada güçlükler devreye girebilir.
Kadınlarda Orgazm Bozukluğu Nedenleri
Partnerle
yaşanan duygusal sorunlardan, cinselliğin yaşandığı ortama ve koşullara;
fiziksel-psikiyatrik rahatsızlıklardan ve bu sebeple kullanılan ilaçlara kadar
birçok etken orgazmı etkilemektedir. Bunlara kısaca bakacak olursak;
· Geleneksel kadın cinsel
rolünün dışına çıkamamak; edilgenlik, itaatkarlık, kontrollü olmak, cinselliğin
partnere karşı sorumluluk olarak görülmesi gibi motivasyonlar, orgazm
bozukluğuna yol açabilmektedir. Cinsel anatomi hakkında eksik ya da yanlış
bilgilenme ve cinsel mitlere inanma da kadında orgazm olmayı olumsuz yönde
etkilemektedir.
· Kadının, partnerle
ilişkisindeki çelişkili duyguları, bağlanma korkusu, bağımsızlığını yitirme
korkusu, partnere yönelik kırgınlık ve kızgınlığı gibi olumsuz duyguları da
orgazm olmasını etkileyen faktörler arasındadır.
· Yapılan araştırmalar; orgazm
zorluğu olan kadınların çocukluklarında babalarıyla daha az tatmin edici
ilişkileri olduğunu ortaya çıkmıştır. Bozuk aile ilişkileri olan, duygusal
yakınlık ve nitelikli iletişim kuramayan, ihmalkar ve ilgisiz babaları olan kadınlarda
daha sık orgazm bozukluğu görülmektedir.
· Diğer yandan, olumsuz bir
baba-kız ilişkisi olmasa da; çocukluk döneminde babaya duyulan bilinçdışı
arzuların yarattığı çatışmanın çözümlenememesi, yetişkinlik döneminde partnerle
kurulan ilişkide yeniden canlanabilir. Bu durumda; cinsellikten zevk almak
kadında suçluluk duygularına yol açacağı için orgazm bozukluğu ortaya
çıkabilmektedir.
· Kadının orgazm olamama
kaygısını yoğun yaşaması da orgazm bozukluğu nedenlerinden biridir. Kadın
yeterli uyarıya rağmen, yoğun endişe nedeniyle orgazm evresine ulaşamayabilir.
· Çeşitli sebeplerden dolayı
eşcinsel arzularını bastırıp, bir erkekle birlikte olmaya çalışan kadınlarda da
uyarılma ve orgazm sorunları ortaya çıkabilmektedir.
· Cinsel zevk almakla ilgili
bilinçdışı suçluluk duyguları olan, kontrolünü yitirme korkusuna sahip olan
kişilerde cinselliğin birçok aşaması etkilenebileceği gibi orgazm olmada da
güçlükler meydana gelebilmektedir.
· Bazı ağır kişilik
bozukluklarında da; sıklıkla çeşitli cinsel işlev bozuklukları görülebileceği
gibi, orgazm olamama da bu sorunlardan biridir. Ancak bu kişilerde, bazen kısa
süreli cinsel terapi yararlı olmayabilir ve daha uzun süreli bireysel terapiler
gerekebilmektedir.
· Diğer yandan; fiziksel ya da
psikiyatrik bir hastalık veya bu durumla ilgili kullanılan ilaçlar orgazm
olmada zorluğa neden olabilmektedir. Depresyon ve anksiyete bozuklukları gibi,
zevk almayı azaltan psikiyatrik hastalıklarda ve antidepresan ya da
antipsikotik gibi ilaç kullanımında orgazm evresinde sorun beklenebilir.
Klitoral uyarının yeterince yapılamadığı fiziksel hastalıklar ve yapısal
bozukluklarda da cinsel haz alma ve orgazm etkilenmektedir.
· Uyarılma azlığı
nedenlerinden biri de; partnerde erken boşalmanın olmasıdır. Erken boşalması
olan erkeklerin ön sevişmeyi kısa tutmaları nedeniyle kadının uyarılması ve
orgazm olması güçleşmektedir.
Kadınlarda Orgazm Bozukluğu Tedavisi
yönelik tedavi
planlanmalıdır. Eğer orgazm bozukluğu organik ya da psikiyatrik sorunlara bağlı
olarak gelişmişse ilk önce buna yönelik bir tedavi uygulanmalıdır. Diğer
yandan; partner ilişkisindeki problemlere bağlı olarak ortaya çıkmışsa da
öncelikli olarak çift terapisi uygulanmalı, ardından cinsel terapi uygulanmalıdır.
Orgazm bozukluğu;
cinselliğin diğer evrelerinde yaşanan sorunlara bağlı olarak da
görülebilmektedir. Böyle bir durumda, sorunun ortaya çıktığı evreye özgü tedavi
planlanmalı, orgazm sorunu diğer tedaviler sonrasında değerlendirilmelidir.
Uyarılma azlığı ve
yeterli klitoral uyarılmanın olmadığı durumlarda uygun egzersizlerle sorun
aşılmaya çalışılır. Partnerde erken boşalma varsa buna yönelik tedavi yapılır.
Orgazm bozukluğunun cinsel terapisinde çeşitli eğitim ve egzersizlerle,
öncelikli olarak kadının yalnız başına; ardından da partneriyle cinsel birleşme
esnasında orgazm olması planlanır.
KAYNAKLAR
https://www.cetad.org.tr/menu/23/kadinda-orgazm-bozuklugu
https://okanhastanesi.com.tr/kadinlarda-cinsel-uyarilma-bozuklugu-nedir
https://hattatclinic.com/cinsel-uyarilma-bozuklugu/
0 Yorumlar