Histriyonik Kişilik Bozukluğu Nedir
Histriyonik kişilik
bozukluğu DSM-5’te (American Psychiatric Association, 2013), dramatik, duygusal
ve değişken göstergelere sahip kişilik bozuklukları işe kümelenmiştir. Bu
kümede antisosyal, histriyonik, narsistik ve borderline (sınırda) kişilik
bozuklukları yer almaktadır.
Histriyonik kişilik
bozukluğuna sahip bireyler, sık sık dramatik, baştan çıkarıcı veya dikkat
çekici davranışlarda bulunma, gösterişli bir nitelik taşıyan abartılı duygusal
tepkiler, çevrelerini anlamak için izlenimci bir yaklaşım ve yüksek düzeyde
telkin edilebilirlik ve başkaları tarafından etkilenmeye açık olma ile
karakterizedir (Lewis ve Mastico, 2017). Histriyonik davranışların ele alındığı
tarihler antik zamanlardan günümüze uzamaktadır. İlk başlarda somatik ve
fiziksel tanımlamalara odaklanılmıştır fakat daha sonrasında ‘‘histerik’’
olarak tanımlanan duygusallığın ve kişiler arası bozulmaların, kişilik
bakımından bir işlevsellik problemini ortaya koyduğu anlaşılmıştır (Lewis ve
Mastico, 2017). Daha önceleri ‘‘histerik kişilik bozukluğu’’ olarak
adlandırılan durum, 1980 yılından itibaren ‘‘Histriyonik kişilik bozukluğu
olarak’’ ele alınmaya başlanmıştır.
Histriyonik Kişilik Bozukluğu Tarihsel Bakış Açısı
Histriyonik kişilik
bozukluğu göreceli olarak yakın zamanda ortaya atıldı. Uzun bir zaman boyunca
bu hastalık kökenini "histeri" kavramından alan "histerik
kişilik bozukluğu" olarak bilinirdi. Histeri 4000 yılı kapsayan uzun bir
tarihe sahiptir (Vieth tarafından özetlenmiş, 1963). Bu terimin kullanılışı
tartışmalıdır ve histeri kavramı feministler tarafından kadınların
problemlerini küçümsemek için cinsiyetçi bir etiket olarak; kolay açıklanamayan
şikâyetler sergilediklerinde veya aşırı görünen isteklerde bulunduklarında sık
biçimde kullanıldığı için reddedilmektedir. "Histeri" terimi,
konversiyon bozulduğu, Briquet sendromu, kişilik bozulduğu, kişilik özelliği ve
belki de en yaygın olarak tedavisi güç olan kolay heyecanlanan kadın hastalan
tarif etmekte kullanılan aşırı stres kaynaklı kontrol kaybı gibi çok çeşitli
olgulara referans olarak kullanılmaktadır. Bu fenomeni gözden geçirerek,
Temoshok ve Heller (1983) "histeriyi" izlenimci, değişken, dağınık,
sabit olmayan ve yüzeysel olarak görünen ilgili çeşitli fenomenlerle
belirlendiği kadar tanı koyma etiketi olarak da tanımladılar (s. 204). Amerikan
Psikiyatri Derneği (1980) DSM II ‘te "histeri" terimine, kafa
karışıklığını (ve olası cinsiyetçi çağrışımları) azaltma çabasıyla yer vermedi.
Bunun yerine somatizasyon bozukluğu konversiyon bozukluğu, hipokondri,
dağılmalı bozukluklar ve histriyonik kişilik bozukluğunun farklı kategorilerine
işaret etti.
Histriyonik Kişilik Bozukluğu’nun DSM V’e göre tanı kriterleri
Erken yetişkinlik
döneminde başlayan ve çeşitli bağlamlarda ortaya çıkan ve yaygın bir şekilde
görülen aşırı duygusallık ve dikkat çekme örüntüleri, aşağıdakilerden beşi (ya
da daha fazlası) ile karşılanmıştır.
1.) Dikkat odağı olmadığı
durumlardan rahatsız olma,
2.) Başkaları ile olan
ilişkilerin çoğunlukla uygunsuz bir şekilde cinsel olarak ayartıcı ya da baştan
çıkarıcı şekilde olması,
3.) Hızla değişen ve
yüzeysel duygu ifadeleri sergileme,
4.) Dikkati kendine
çekmek için sürekli olarak dış görünümü kullanma,
5.) Aşırı bir şekilde
başkalarını etkilemeye yönelik ve ayrıntısız bir konuşma stili,
6.) Gösteriş yapma,
yapmacık davranma ve duyguları abartılı bir şekilde gösterme,
7.) Telkine yatkın olma
(örneğin; başkalarından ya da olaylardan kolayca etkilenme),
8.) İlişkilerin,
olduğundan daha yakın olması gerektiğini düşünme.
9.) Histriyonik kişilik
bozukluğunun yukarıdaki kriterlerini daha geniş bir çerçevede açıklamak
gerekirse şunlardan bahsedilebilir.
Histriyonik Kişilik Bozukluğuna sahip bireylerin genel özellikleri
1.) Histriyonik kişilik bozukluğunun ana özelliği
erken gençlik döneminde ortaya çıkmış olan ve çeşitli bağlamlarda yaygın bir
şekilde görülen aşırı duygusallık ve dikkat çekme örüntüleridir. Kriter 1’de de
belirtildiği üzere, histriyonik kişilik bozukluğuna sahip bireyler dikkat odağı
olmadıklarında rahatsız ve değersiz hissederler. Bu kişiler genellikle canlı ve
heyecanlıdırlar, dikkatleri kendilerine çekmeye eğilimlidirler ve coşkun,
açıklık ya da baştan çıkarıcılıklarıyla yeni tanıştıkları insanları etkileyebilirler.
Fakat, bu kişiler dikkat çekmeye yönelik taleplerini sürdürdükçe, iyi
özellikleri gözden düşebilir. Dikkat odağı olmadıkları durumlarda, tekrar
dikkati kendilerine çekmek için ani davranışlar ortaya çıkarabilirler (örn.,
hikayeler uydurmak, olay çıkarmak).
2.) Bu kişilerin başkaları ile olan ilişkileri çoğunlukla uygunsuz bir şekilde cinsel olarak ayartıcı ya da baştan çıkarıcı şekilde olur. Bu davranış sadece kişinin cinsel ya da romantik olarak ilgilendiği birine karşı değil, ayrıca birçok sosyal, mesleki, profesyonel ilişkilerinde de ortaya çıkabilir. Modern Batılı kültürlerde bu tür baştan çıkarıcı davranışların sergilenmesi daha açık bir şekilde olurken, daha muhafazakâr kültürlerde ve topluluklarda cinselliğe yönelik baskılayıcı bir tutum olması nedeniyle, bu tür histriyonik davranışlar daha bastırılmış bir hal alır (Lewis ve Mastico, 2017).
3.) Bu kişilik bozukluğuna sahip bireylerin
duyguları hızla değişebilir ve yüzeysel olabilir ve ayrıca dikkati kendilerine
çekmek için sürekli olarak dış görünümü kullanırlar. Bu kişiler başkalarını
fiziksel görüntüleriyle etkilemek için oldukça meşguldürler. Bu nedenle
kıyafetlerine ve bakımlarına aşırı derecede zaman, enerji ve para harcarlar. Bu
kişiler dış görüntüleriyle ilgili övgü almaya çalışabilirler ve eleştirel bir
yorum aldıklarında kolayca ve yoğun bir şekilde üzgün hissederler.
4.) Bu bireyler aşırı bir şekilde başkalarını
etkilemeye yönelik ve ayrıntısız bir konuşma stiline sahiptirler. Güçlü
görüşlerini dramatik bir ustalıkla ifade ederler, ancak altta yatan nedenler,
gerçekler ve ayrıntılar desteklememiş ve genellikle belirsiz ve dağınıktır.
Örneğin, histriyonik kişilik bozukluğu olan bir kişi, belirli bir kişinin
harika bir insan olduğu yorumunu yapabilir, ancak bu görüşü desteklemek için herhangi
bir iyi nitelik örneği sunamayabilir.
5.) Bu bozukluğa sahip bireyler gösteriş yapma, yapmacık davranma ve duygularını abartılı bir şekilde gösterme gibi davranışlara sahiptirler. Duygularını aşırı bir şekilde gösterilmeleri nedeniyle (örn., sıradan tanıdıkları aşırı şevkle kucaklamak, küçük duygusal durumlarda kontrolsüz bir şekilde ağlamak, öfke nöbetleri geçirmek) arkadaşlarını ve tanıdıklarını utandırabilirler. Bununla birlikte, duyguları genellikle derinden hissedilemeyecek kadar hızlı yükselip alçalıyor gibi görünür, bu da başkalarının kişiyi bu duyguları taklit etmekle suçlamasına neden olabilir.
6.) Histriyonik kişilik bozukluğuna sahip bireyler
telkine yüksek derecede yatkındırlar. Bu kişilerin düşünceleri ve hisleri
kolaylıkla başkalarından ya da gelip geçici durumlardan etkilenebilir. Bu
kişiler oldukça güven dolu olabilirler, özellikle de problemlerini sihirli bir
şekilde çözdüklerini düşündükleri güçlü otorite figürlerine karşı. Bu kişilerin
önsezileri ile hareket etme ve hızlı bir şekilde inanç benimseme eğilimleri
vardır.
7.) Bu bozukluğa sahip kişiler genellikle
ilişkileri gerçekte olduğundan daha yakın görürler, neredeyse her tanıdıklarını
"canım, sevgili arkadaşım" olarak tanımlarlar veya profesyonel
koşullarda yalnızca bir veya iki kez karşılaştıkları doktorlara ilk adlarıyla
seslenirler.
Bireyde Histriyonik
Kişilik Bozukluğu’nun değerlendirilmesi sırasında, kriterlere ek olarak
destekleyici diğer özelliklere bakıldığında şunlardan bahsedilebilir:
- Histriyonik kişilik
bozukluğu olan bireyler, romantik veya cinsel ilişkilerde duygusal yakınlık
kurmakta zorluk çekebilirler. Farkında olmadan, başkalarıyla ilişkilerinde
genellikle bir rol oynarlar (örn., "kurban" veya
"prenses"). Bir düzeyde duygusal manipülasyon veya baştan çıkarıcılık
yoluyla partnerlerini kontrol etmeye çalışırken, başka bir düzeyde onlara
belirgin bir bağımlılık gösterebilirler.
- Bu bozukluğu olan
kişilerin cinsel açıdan kışkırtıcı kişilerarası tarzları arkadaşlarının
ilişkilerine bir tehdit gibi görünebileceğinden, genellikle aynı cinsiyetten
arkadaşlarla ilişkileri bozulabilir.
- Bu bireylerin süreğen
ilgi talepleri, arkadaşlarından yabancılaşmalarına sebep verebilir. İlgi odağı
olmadıklarında depresif hissederler ve üzülürler.
- Bu kişilik bozukluğunun
şiddetli olarak görüldüğü kişilerde, kişilerarası ilişkiler kurmakta ve
sürdürmekte zorlantı yaşanması ve kişinin uyumlu ve belirli bir benlik algısı
geliştirmek için mücadele etmesi beklenebilir (Horowitz, 2004).
- Yenilik, uyarım ve
heyecan için can atabilirler ve olağan rutinlerinden sıkılmaya eğilimli
olabilirler. Bu bireyler genellikle gecikmiş tatmin içeren durumlara karşı
hoşgörüsüzdürler veya bu durumlar karşısında hüsrana uğrarlar. Bu nedenle
eylemleri genellikle anında tatmin elde etmeye yöneliktir. Genellikle bir işe
veya projeye büyük bir hevesle başlasalar dahi, ilgileri hızla düşebilir. Yeni
ilişkilerin heyecanına yer açmak için daha uzun vadeli ilişkiler ihmal
edilebilir.
- Bu bozukluğa sahip olan
bireyler bazı bilişsel yetilerde bozukluklar yaşayabilirler. Öreğin, karar
verme davranışlarını önsezilerine ya da izlenimlerine kapılarak verirler ve bu
durum onların seçenekleri yeteri kadar değerlendirmeden ve davranışlarının
sonuçlarını düşünmeden hareket etmelerine yol açabilir (Shapiro, 1965).
- Histironik kişilik
bozukluğuna sahip kişilerin çoğu süreğen ve anlaşılamayan sağlık ya da tıbbi
sorunlar dolayısıyla psikoterapistlere yönlendirilir. Bununla birlikte, kişinin
ilişkilerindeki problemler ya da kaygı ve depresyon gibi durumları, onu
psikoterapi almaya yönlendirebilir (Millon ve ark., 2004).
- Bu bozukluğa sahip
bireyler için gerçek intihar riski bilinmemektedir, ancak klinik deneyimler, bu
bireylerin, dikkat çekmek ve daha iyi bakım vermeye zorlamak için intihar davranışları
ve tehditleri için artan risk altında olduğunu göstermektedir.
- Histriyonik kişilik
bozukluğu, daha yüksek oranda somatik semptom bozukluğu, konversiyon bozukluğu
(fonksiyonel nörolojik semptom bozukluğu) ve majör depresif bozukluk ile
ilişkilendirilmiştir. Borderline, narsisistik, antisosyal ve bağımlı kişilik
bozuklukları sıklıkla birlikte görülür.
- Histriyonik kişilik
bozukluğu ile ilgili araştırmalar oldukça azdır bunun nedeni de
araştırmacıların ve klinisyenlerin bu kişilik bozukluğunun diğer bozukluklarla
olan ayrımının net olmamasındandır (Bornstein ve Malka, 2009) ve bu kişilik
bozukluğu yoğunlukla diğer birçok kişilik bozukluğu (Borderline, narsisistik,
antisosyal ve bağımlı kişilik bozuklukları) ile birlikte görülmektedir
(Bornstein ve Malka, 2009). Histriyonik
kişilik bozukluğunun nedensel faktörlerine bakıldığında, antisosyal kişilik
bozukluğu ile genetik ilişkisine dair kanıtlar bulunmaktadır. Bu, kimi kişilik
özelliklerinin kadınlarda histronik kişilik bozukluğu şeklinde ortaya çıkarken
erkeklerde antisosyal kişilik bozukluğu şeklinde ortaya çıktığı fikrine yönelik
bir ilişkidir (Cale ve Lilienfeld, 2002). Histriyonik kişilik bozukluğunun
genetik bir yatkınlık sebebiyle geliştiğini destekleyen bulgular, bu bozukluğun
iki normal kişilik özelliğinin aşırılığından yola çıktığını varsayar. Bunlar,
dışadönüklük ve duygusal dengesizlik kişilik özellikleridir, ki bunlar kısmen
genetik yatkınlıkla ortaya çıkar (Widiger ve Bornstein, 2001). Dışadönüklüğün
fazla yüksek seviyeleri, histriyonik kişilik bozukluğuna sahip kişilerde yüksek
seviyede girginlik, heyecan arama ve olumlu duygu deneyimleme davranışlarına
yol açar. Bu kişilerin duygusal dengesizlik kişilik özelliğinin yüksek
seviyelerde olması özellikle depresyon ve içine kapanık hallere yol açar
(Widiger ve ark., 2002). Bilişsel teorisyenler, dikkat çekme ihtiyacı ile
ilgili olan uyumsuz şemaların kişinin özsaygısının onaylanmasında rol
oynadığını belirtmişlerdir. Bu kişilerdeki ana işlevsiz inançlar ‘‘Eğer
insanları cezbetmezsem ben bir hiçim’’ ve ‘‘Eğer insanları eğlendirmezsem beni
terk ederler’’ gibi düşünceleri içerebilir (Beck ve ark., 2004). Fakat bu
işlevsiz inançların nasıl geliştiğine dair sistematik bir araştırma
bulunmamaktadır.
Histriyonik Kişilik
Bozukluğu olan kişilerde sıklıkla görülen hastalıklar ise aşağıdaki gibidir
Depresyon: Histriyonik kişilik bozukluğu güçlü duygusal tepkiler yaratır ve bu bağlamda reddedilme ya da hayal kırıklığı yaşamaları bu kişileri kolaylıkla depresyona meyilli hale getirir.
Kaygı Bozuklukları:
Bir araştırmada kaygı bozukluğu tanısı alan kişilerin %35 ila %52’sinin bir
kişilik bozukluğuna sahip olduğu görülmüştür. Bu bozuklukların en yaygını ise
duygular ve strese tepkiyi etkileyen bir bozukluk olan histriyonik bozukluktur.
Yeme Bozuklukları:
Histriyonik kişilik bozukluğu başta gelmek üzere, yeme bozukluğuna sahip
kişilerin 1/3’ü bir kişilik bozukluğuna da sahiptir.
Madde Kullanım
Bozuklukları: Farklı araştırmalar farklı sonuçlar
vermiş olsa dahi birçok araştırmada madde kullanımı ile histriyonik bozukluk
arasında ortalama düzeyde bir ilişki olduğu görülmüştür.
Histriyonik Kişilik Bozukluğu Etiyolojisi
Histriyonik kişilik
bozukluğu da dahil olmak üzere birçok kişilik bozukluğunun çocukluk döneminde
yaşanan stres, kaygı veya travmatik deneyim sonucunda geliştiği
düşünülmektedir. Bu kritik dönemlerde ihmale veya reddedilmeye maruz kalan
çocuklar kendi kısıtlı kaynakları ve yaşam deneyimlerine dayanarak bu kötü
hatıralardan, utanç, yetersizlik veya zayıflık hislerinden kurtulmaya
çalışmaktadırlar. Kişilik bozukluklarının da çocukların bu çabalarının
sonucunda geliştirmiş olduğu yöntemler olduğu kabul edilir. Bu açıdan
bakıldığında ebeveynlerinin ihmalinin ya da tutarsız davranışlarının o
dönemlerde onlara çok ihtiyaç duyan çocuklarda histriyonik bozukluk geliştirme
ihtimalini arttırması mantıklı olmaktadır. Yani bu kişiler bir bakıma daima
çocukluk dönemlerinde alamadıkları ilgiyi aramaktadır.
Histriyonik Kişilik Bozukluğu Tedavisi
Histriyonik Kişilik
Bozukluğu tedavi sürecinde en önemli tedavi tekniği hiç kuşkusuz
psikoterapidir. Hastalarda terapi süreci genellikle zorlayıcı olmaktadır. Bunun
nedeni hastanın kendisini doktora anlatmakta tam olarak dürüst olamamasıdır.
Terapi sürecinde doktorun hasta ile iyi bir ilişki kurması, karşılıklı güvenin
sağlanması için çok önemlidir. Hasta, ancak iyi bir güven ortamında tam
anlamıyla dürüst olarak kendisini ifade edecektir.
Psikoterapi sürecinde hastaya
cesaretlendirici, güven verici ve tehdit içermediği hissettirilen bir tedavi
yapılmalıdır. Verilecek olan destekleyici psikoterapi ile duygusal yönden
yaşanan rahatsızlıklar azaltılabilir, hastanın özgüveni arttırılabilir.
Hastanın semptomlarını azaltmak için akıl sağlığı uzmanının olabildiğince
özenli ve sempatik dinleme yöntemi kullanması gerekmektedir.
Psikoterapide kullanılacak olan
psikanalitik – psikodinamik teknikler ve bilişsel terapiler oldukça büyük yarar
sağlamaktadır. Öte yandan ülkemizde sık tercih edilmese de, grup terapileri de
büyük etki etmektedir. Hastalıkla beraber görülebilecek ek psikiyatrik
hastalıklarda ilaç tedavisi de uygulanabilir.
Histriyonik
Kişilik Bozukluğu Bir Vaka Örneği
Konsültasyona kız
arkadaşının kendisini aniden terk etmesinin ardından geliyor. Bay C. son derece
çekici olduğu halde, kendisinden daha genç birisinin giyinebileceği bir tarzda
giyiniyor.
Üzerinde bir süveter, dar
kot pantolon, kocaman bir madalyon var. Saçlar uzun, Görüşmenin başlarında,
sevgilisini kaybettiği için yıkılmış bir adam görüntüsünde. Saçlarını yolarak,
artık kendisi için yaşamanın bir anlamı kalmadığını söylüyor. Fakat bayan
terapiste olan ilgisi arttıkça teatral bir biçimde ifade ettiği umutsuzluğu
kayboluyor ve terapiste baştan çıkarıcı sözler söylemeye başlıyor. Görünüşe göre,
son romantik “trajedisi”, Bay C.’nin hayatında sıklıkla meydana gelen bir
hikâyenin tekrarı.
Aniden ve sırılsıklam
âşık oluyor, hemen ardından sevgilisinin kendisinden bir anını ayrı geçirmesine
tahammül edemeyen bir “aşk müptelası” haline geliyor ve sonra bu denli yoğun
ve kavurucu ilişkilerin ardından aşkın kaçınılmaz olarak tükenmesine
katlanamıyor. Bununla birlikte, ne zaman bir ilişkisi evliliğe doğru seyretse,
Bay C. ilgisini kaybediyor, kadında daha önce fark etmediği kusurlar
keşfediyor ve ilişkiyi kendisi bitiriyor.
Bay C. evlilik aşamasına
gelen en az altı ciddi İlişki yaşamış, fakat bu kadınlardan hiçbirisi “doğru
kişi” değilmiş. Bay C.’nin lokantada yemek gibi bir “tutkusu” varmış, ancak
kendisine eşlik edecek birilerini bulamamaktan şikâyet ediyor, çünkü çok az
insan onun “ince zevklerini” paylaşıyormuş. Bay C.’nin lokantaya gittiğinde
nasıl davrandığını dinledikten sonra, onunla birlikte yemek yemenin bir
işkence olduğu açığa çıkıyor.
Sipariş vermeden evvel,
Bay C. aşçıbaşıyla, tatlı aşçısıyla, şarap servisi yapan garsonla konuşmak,
her bir yemeğin nasıl hazırlandığıyla İlgili tarifler almak ve genellikle
mutfağı veya şarap mahzenini denetlemek istiyor.
Fazla geçmeden
lokantadaki herkes onun lezzet seçimine dahil edilmiş oluyor. Bütün bunlara
karşın, Bay C.’nin beklentilerine hitap eden çok az yemek çıkıyor ve en az bir
tabağı geri göndermeden yemeğini bitirmesi neredeyse olağandışı sayılıyor.
Bay C. kadınlar konusunda
da aynı derecede müşkülpesent -biri fazla uzun, öteki fazla kısa, biri çok
konuşkan, öteki aşın sessiz, biri çok havalı, diğeri fazla sönük; hiçbirisi
“tam olması gerektiği gibi” değilmiş. Bay C. hayatı boyunca pek çok kez
psikoterapiye katılmış ve aşk ilişkilerinin kendisi için birer yenilgi ve
yıkım yaratan yapıda olduklarının farkında. Gayet zeki, okumuş, psikolojik
bakımdan gelişmiş bir adam. Davranışları hakkında ayrıntılı ve ikna edici
psikodinamik formülasyonlar verebiliyor.
Fakat terapistin
yanından ayrıldıktan sonra, görünüşte varolan içgörülerinden hiçbirisi
davranışlarında fark edilir bir etki yaratmıyor. Bu gerçeğin de derinden,
üzüntü ve kendi kendine yetmenin rahatlığı içinde farkında. Bay C. mesleğinde
başarılı bir insan, fakat başlangıçta yarattığı beklentiyi hiçbir zaman karşılayamamış.
20’li yaşlarındayken ciddi tiyatro oyunlarında birçok önemli rol almış. Fakat
görevlerini ve büyük yükümlülüklerini yerine getirmek için gerekli zamanı ve
enerjiyi vermekte hep zorlanmış. Yıllar içinde, giderek daha fazla televizyon
işlerine yönelmiş ve birkaç melodramda rol almış. Bay C. aşkta olduğu gibi
işte de vefasız. Her yeni işe büyük bir bağlılıkla başlıyor ve başlangıçta her
şey çok iyi gidiyor fakat birkaç ay geçince başka bir şey yapmak için işi
sektirmeye başlıyor.
Onun ilgisini çeken şey,
rol arkadaşları ve prodüksiyon ekibi tarafından beğenilmek ve hayranlık
duyulmak, özellikle de kadınlar tarafından. İşini yapmak bunlardan sonra
geliyor. Kendisinin de yakın ilişkide olduğunu söylediği önemli ve nüfuzlu
kimselerden, aktörlerden, yapımcılardan, yönetmenlerden ilk isimlerini
kullanarak bahsetmekten ayrıca zevk alıyor. Kendisi kıskandıkları ve rekabetçi
oldukları için başka erkeklerle bir arada çalışmakta büyük zorluk yaşıyormuş.
Pek çok kadın arkadaşı olmasına rağmen hiçbir zaman yakın bir erkek arkadaşı
olmamış. Üç erkek kardeşin en küçüğü, en yakışıklısı ve en yeteneklisi olarak
hastamız, ana babası tarafından sürekli ödüllendirilmiş ve şımartılmış. Her
zaman için oğullarının çok iyi bir geleceği olacağına inanmışlar ve iyi görünüşünü
ve oyunculuk yeteneğini geliştirmesi için onu yüreklendirmişler, pahalı
giysilere oyunculuk kurslarına severek para ödemişler.
Bay C. erken olgunlaşmış ve 14 yaşında erotik maceralar yaşamaya başlamış, O günden beri de hayatını mutsuz fakat heyecanlı bir melodram olarak yaşıyor. Aşk ilişkilerinde görülen aynı örüntü içinde, Bay C. her yeni psikoterapi seansına hevesle başlıyor ve hayal kırıklığı ya da reddedilme duygularıyla bitiriyor. Tipik olarak kadın terapistlerine âşık oluyor ve onları bir türlü aklından çıkaramıyor. Böyle bir ilişkinin uygunsuz ve profesyonellik dışı olacağını bilecek kadar uzun bir süredir terapiye katılıyor olmasına rağmen, sevgisine karşılık verilmediğinde hüsrana uğruyor. Bay C. hiç ilaç kullanmamış. Histriyonik Kişilik Bozukluğuna tanı konulmasında temel sorunlardan birisi erkeklerde sıklıkla gözden kaçırılmasıdır. Örneğin, Tennessee William’ın “A Streetcar Named Desire” adlı oyununda, sürekli ilgi odağı olmaya ihtiyaç duyuşu, son derece dramatik ifadeler kullanması, fam fatal duruşu ve kırılgan güneyli dilber imajını sürdürmekteki ısrarcılığından ötürü, hemen herkes Blanche Dubois’nun Histriyonik Kişilik Bozukluğu için iyi bir aday olacağını doğrudan görebilir. Fakat çoğu kimse, cinsel yönden kışkırtıcılığını ve fiziksel görünüşünü aynı biçimde kullanan, kendi kendisini dramatize eden ve ilgi odağı olmadığında, özellikle de etrafındaki kadınlar tarafından dikkate alınmadığında rahatsız olan Stanley Kowalski’ye de aynı tanının uyduğunu göremeyecektir. Aslında, oyunun dramatik gerilimini veren, her ikisi de kendi evrenlerinin merkezi olmaya gereksinim duyan bu iki insanın arasındaki çatışmadır. Vaka Örneği, Psikiyatrist Uzman Doktor Ava Şirin Özgün ‘ün kaleminden alınmıştır.
Histriyonik Kişilik
Bozukluğu Kişi ile Görüşme Videosu 1
Histriyonik Kişilik Bozukluğu Kişi ile Görüşme Videosu 2
Histriyonik Kişilik
Bozukluğu ile İlgili Kitap Önerileri
KAYNAKLAR
American Psychiatric Association. (2013). Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5. Bs.). American Psychiatric Publishing. https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596
Beck, A. T., Freeman, A. ve Davis, D. D. (2004). Cognitive therapy of personality disorders. (2 Bs.) The Guilford Press.
Bornstein, R. F. ve Malka, I. L. (2009). Dependent and histrionic personality disorders. P. H. Blaney ve T. Millon (Ed.), Oxford textbook of psychopathology (2. Bs.) içinde (s. 602–21). Oxford University Press.
Cale, E. M. ve Lilienfeld, S. O. (2002). Histrionic personality disorder and antisocial personality disorder: Sex-differentiated manifestations of psychopathy. Journal of Personality Disorders, 16(1), 52–72. https://doi.org/10.1521/pedi.16.1.52.22557
Horowitz, L. M. (2004). Diffuse Identity and Lack of Long-Term Direction: The Histrionic Personality Disorder and Other Related Disorders. L. M. Horowitz, Interpersonal foundations of psychopathology içinde (s. 189–203). American Psychological Association. https://doi.org/10.1037/10727-010
Lewis K.C. ve Mastico E.R. (2017) Histrionic Personality Disorder. Zeigler-Hill V. ve Shackelford T. (Ed.), Encyclopedia of Personality and Individual Differences içinde (s. 818-826). Springer, Cham. https://doi.org/10.1007/978-3-319-28099-8_590-1
Millon, T., Grossman, S., Millon, C., Meagher, S. ve Ramnath, R. (2004). Personality disorders in modern life (2. Bs.). John Wiley & Sons Inc.
Novais, F., Araújo, A. ve Godinho, P. (2015). Historical roots of histrionic personality disorder. Frontiers in Psychology, 6, 1463. https://doi.org/10.3389/fpsyg.2015.01463
Shapiro, D. (1965). Hysterical style. Neurotic styles içinde (s. 108–133). Basic Books.
Widiger, T. A. ve Bornstein, R. F. (2001). Histrionic, dependent, and narcissistic personality disorders. H. E. Adams ve P. B. Sutker (Ed.), Comprehensive handbook of psychopathology içinde (s. 509–34). Kluwer Academic.
Widiger, T. A., Trull, T. J., Clarkin, J. F., Sanderson, C. J. ve Costa, P. T. (2002). A description of the DSM-IV personality disorders with the five-factor model of personality. P. T. Costa, Jr. ve T. A. Widiger (Ed.), Personality disorders and the five-factor model of personality içinde (s. 89–102). American Psychological Association.
http://www.dualpsikoloji.com/bireysel/kisilik-bozukluklari/bagimli-kisilik-bozuklugu.html
https://bahcesehirpsikoloji.com/histriyonik-kisilik-bozuklugu/
https://avicennaint.com/histrionik-kisilik-bozuklugu/
0 Yorumlar