“Sanki içimde farklı farklı davranmama neden olan bir insan var”
“Bana komut veren, yaptıklarım ile ilgili yorum yapan sesler duyuyorum”
“Geçen sabah, koltukta öylece hiçbir şey düşünmeden 2 saat bir noktaya
baktığımı fark ettim”
“Bazen kendi hareketlerimi dışarıdan izliyormuşum gibi hissediyorum”
“Yola çıkıyorum. Bir yere geliyorum, oraya nasıl geldiğimi bilemiyorum”
“Yalan söylemekle suçlanıyorum”
“Odamdaki eşyaların nereden, nasıl geldiğini bilemiyorum”
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu) Nedir?
Çoklu kişilik bozukluğu
(dissociative identity disorder), kişinin bilinç düzeyinde birbirinden farklı,
en az iki kişiliğe sahip olması ve bu kişilik yapıları arasında geçişler yaşaması
durumuyla karakterize olmuş olan psikolojik bir hastalıktır. Çoklu kişilik
bozukluğu genellikle, farklı kişiliklere kümelenmeden çok bir çeşit parçalanma
olarak görülür.
DKB’li kişiler, her
zamanki “çekirdek” kişiliğinin yanı sıra alternatif kişilikler olarak bilinen
ya da “alter” diye adlandırılan iki veya daha fazla, farklı ve ayrı kişiliklere
sahiptir. (Bu farklı kimliklerin sayısı 2 de olabilir, 100’den fazla da
olabilir. Genellikle bu sayı 10 kadardır.) Bu karakterlerin en az ikisi,
kişinin davranış modellerini kontrol altına alır. Her bir karakter kendi
hikayesine, kişisel görünümüne, davranış modellerine, fiziksel özelliklerine ve
isme sahiptir. Bazı karakterler ise bazı durumlara özgü olarak ortaya çıkar. Öz
karakteri 60 yaşında olan bir doktorun, 20 yaşında bir rock şarkıcısı kişiliği
olabileceği gibi, 3 yaşında bir kişiliği de olabilir. Karakterlerin bazıları
erkek, bazıları kadın olabilir. Üstelik bu kişilikler farklı fiziksel
görünümlere sahip de olabilirler. Bir alter, çekirdek kişilikten farklı
alerjilere bile sahip olabilir. Hatta birinin gözleri bozukken, bir diğerinin
gözleri oldukça keskin bir görüş açısına sahip olabilir.
DKB’li bir kişi, alterin
hâkim olduğu zamanlardaki diğer kişilik durumlarının ya da anılarının farkında
olabilir de olmayabilir de. Alternatif kimlikler çok kısa süre içinde
değişebilir, biri diğerini baskılayabilir. Stres ya da bir travmayı hatırlatan
herhangi bir şey (psikososyal stres) her an alterin ortaya çıkması için
tetikleyici olabilir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu) DSM V Tanı Kriterleri
A. Kimlikte ayrışma iki
ya da daha fazla farklı kişilik durumunun varlığı (bu durum bazı kültürlerde
bir posesyon -ele geçirilme- yaşantısı olarak ifade edilebilir) ile kendini
göstermektedir. Kimlikteki ayrışma kendilik algısı ve egemenlik algısında
(sense of selfand sense of agency) belirgin kesintilerle karakterizedir. Bu
kesintilere duygulanım, davranış, bilinç, bellek, algı, kognisyon ve/veya somatosensoriyel
işlevlerde durumla ilgili dalgalanmalar eşlik etmektedir. Bu bulgu ve
belirtiler başkalarınca gözlenir ya da kişinin kendisince bildirilir.
B. Gündelik olayları,
önemli kişisel bilgileri ve/veya travmatik olayları anımsamada sıradan bir
unutkanlıkla açıklanamayacak biçimde yineleyici boşluklar vardır.
C. Bu belirtiler klinik
olarak belirgin rahatsızlık ya da sosyal yaşam, iş yaşamı, ya da başka önemli
işlev alanlarında belirgin bozulma yaratmaktadır.
D. Bu bozukluk genel
olarak kabul gören kültürel ya da dinsel bir uygulamanın normal bir parçası
değildir. (Not: Çocuklarda belirtiler hayali çocukluk arkadaşlarına ya da başka
fantezi oyununa bağlanamamaktadır).
E. Bu bozukluk bir
maddenin doğrudan fizyolojik etkilerine (örneğin Alkol Entoksikasyonu sırasında
görülen “black-out” ya da kaotik davranış) ya da başka bir tıbbi duruma
(örneğin kompleks parsiyel epilepsi) bağlanamaz.
Disosiyatif kimlik
bozukluğu tanısına göre, kişinin en az 2 tane birbirinden ayrı kişiliğe ya da
altere, farklı var oluşlara, düşünce, duygu ve davranışlara sahip olması
gerekir ve bu kişiliklerin de birbirinden habersiz olması ve farklı zamanlarda
belirmesi gerekir. Alter kişiliklerin hepsi kayıp olan zaman diliminin
farkındadır; diğerlerinin sesleri ise kime ait olduklarını bilmeseler de
bilinçlerinde eko olarak yer alır.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu) Belirtileri
Bu rahatsızlıkta
belirtiler üç alanda kümeleşir. Bunlar; zihin içinde iç ses/diyalog duymak,
hatırlanmayan zaman aralıkları ile duygu ve davranışlarımızdaki hızlı
değişimler şeklindedir.
Birinci küme belirtiler;
bu rahatsızlığı yaşayan kişiler zihinlerinde kendileri ile konuşan sesler
duyarlar. Bu sesler dışarıdan kulağa gelen sesler şeklinde olmayıp, bir iç
diyalog/iletişim şeklindedir. Normalde insanlar zihin içinde diyalog şeklinde
iç konuşmalar yaşamazlar. Meseleleri muhakeme ederler, farklı olasılık ve
senaryoları düşünürler. Bu muhakeme hali tamamen normaldir. Iç ses, bir
meseleyi düşünürken kendimize ait düşünme ve muhakemeden farklıdır. İki ayrı
kişinin karşılıklı diyaloğu gibidir. Genellikle de yıllardır vardır ve tüm gün
boyunca devam eder.
İkinci küme belirtiler;
hafıza ile ilişkilidir. Bu rahatsızlığı yaşayan kişilerde gün içinde dalıp
gitmeler, hatırlanmayan zaman aralıkları ve aşırı hayal kurmalar sık görülür.
Aynı zamanda hayat öyküsünü 5-6’lı yaşlardan bugüne kadar kesintisiz
hatırlamada bariz zorluklar vardır. Belirli yıllar sanki film şeridende
kopmuştur.
Üçüncü küme belirtiler; duygu ve davranışlardaki ani ve hızlı değişimler ile ilgilidir. Bu rahatsızlıkta zihnin bölünmesi ile oluşmuş ayrı bir benlik kazanmış zihin organizasyonlarına alter denir. Her bir alter ayrı bir kişilik / kimlik demektir. Alter kişilikler yaş, cinsiyet, yetenek, duygular ve davranışlar açısından birbirlerinden farklı olabilir. Bu alterlerden hangisi ön plana çıkarsa, kişinin davranışları bu alterin özellikleri ile uyumlu hale gelir. Örneğin öfkeli bir alter kişilik ön plana çıktığında, kişi aşırı bir öfke davranışında bulunabilir. Kişi o sırada bu öfkeyi sanki kendisi değilde bir başka kişi yapıyormuş gibi hisseder. Çocuk kişilik (alter) devreye girdiğinde, bir çocuk gibi davranabilir. Veya bedeni kadın olan bir kişi, kendini erkek olarak algılayan bir alterin kontrolünde erkek gibi davranabilir. Kişilikler arasında sık değişimler olduğunda, kişi bir anı diğerine uymayan, sürekli değişen bir hale gelebilir. Bu sık değişimler başkaları tarafından tutarsızlık olarak değerlendirilebilir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoklu Kişilik Bozukluğu) Görülme Sıklığı
Dissosiyatif kimlik
bozukluğu hastalığının görülme sıklığı şizofreni hastalığı ile hemen hemen
aynıdır ve bu oran yaklaşık yüzde 1’dir. Hastalık, bu görülme sıklığı oranı ile
önemli bir halk sağlığı problemi olarak karşımıza çıkmaktadır. Bununla birlikte çoklu kişilik bozukluğu tanı
ölçütlerini tam olarak sağlamayan fakat aynı ruhsal bozukluğun daha hafif bir
versiyonu olarak karşımıza çıkan atipik dissosiyasyon vakaları, yukarıda
belirtilen orandan yaklaşık beş kat daha fazla görülmektedir. Bunların dışında
depersonalizasyon vakaları da görülmektedir. Depersonalizasyon ise hastanın
çevresinden kopması, eylem ve düşünceleri üzerinde kontrol kaybı yaşaması,
kendi bedeninin ve düşüncelerinin dışarıdan gözlemcisi gibi hissetmesidir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu
(Çoklu Kişilik Bozukluğu) Nedenleri
Dissosiyatif kişilik bozukluğunun ana nedeni 11-12 yaştan önce yaşanan stresli / travmatik yaşantılardır. Bu zorlayıcı yaşantılar; anne baba arasındaki sürekli geçimsizlik, hastanede yatmayı gerektiren bedensel hastalık gibi görece hafif durumlardan; sürekli dayak yeme, aşırı eleştirilme veya cinsel tacize uğrama gibi daha ağır durumlar olabilir.
Travma öyküsü, dissosiyatif kimlik bozukluğu için önemli bir özelliktir. DKB vakalarının yaklaşık %90’ı taciz öyküsü içermektedir. Travma sıklıkla şiddetli duygusal, fiziksel ve/veya cinsel istismar içerir. Aynı zamanda kazalar, doğal felaketler ve savaş ile de bağlantılı olabilir.
Bölünme (DKB), genellikle
stresli veya travmatik bir durumla bağları koparmak ya da travmatik anıları
normal farkındalıktan ayırmak için kullanılan bir savunma mekanizması olarak
düşünülür. Bu, bir kişinin dış dünyayla bağlantıyı koparması ve gerçekleşen
şeylerin farkındalığından uzaklaşmasının bir yoludur. Ayrıca çoklu kişilik
bozukluğu olan kişilerde genellikle travma sonrası stres bozukluğu da görülür.
Uzmanlar hastalığın kalıtımsal özelliklerine de dikkat çekiyor. Öyle ki, yapılan
birçok çalışma, çoklu kişilik bozukluğu hastası olan kişilerin biyolojik
akrabalarında aynı hastalığın görülme sıklığının, diğer insanlara göre daha
yüksek olduğunu gösteriyor. DKB vakaları, küçük bir trafik kazası, yetişkin
hastalığı veya stres gibi hafif olaylar da dahil olmak üzere çeşitli gerçek ve
sembolik travmalarla tetiklenebilir. Ya da bir ebeveynin çocuğunun, kendi
çocukluğunda tacize uğradığı yaşa gelmesi de tetikleyici olabilir.
“Kişilikler/Kimlikler
Birbirini Tanımazlar”
Çoğul kişilik bozukluğu
disosiyatif sorunlar içinde yer alır. Disosiyatif durumların en uç ve şiddetli
şekli olan çoğul kişilik bozukluğunda kişi, birden çok kimlik veya kişiliğe
sahiptir. Her kişiliğin bir adı, yaşı, anıları ve kendine özgü davranışları
vardır. Bu kişilik ya da kimlikler birbirini tanımazlar, birbirlerinden
habersizdirler. Birbirlerinin yaptığı eylemleri unuturlar. Öteki kişilik,
koruyucu, kollayıcı, persekütör, intihara eğilimli, çocuk veya karşı cins vb.
özelliklere sahip olabilir. Bir kişilik, diğer kişilikle ters düşen özelliklere
sahip olabilir (örneğin; biri bağımlı iken diğeri yıkıcı, düşmanca özellikler
gibi). Bir kişilik veya kimlikten diğerine kaymalar kısa sürede olur. Kişi
saatlerce, günlerce süren hafıza kaybı süreçleri yaşayabilir. Bireyde ayrı
kimliklerin, kişiliklerin sayısı 2-10 arasında değişebilmektedir.
“Çoğul Kişilik Bozukluğu
Daha Çok Kadınlarda Görülmektedir”
Çoğul kişilik
bozukluğunun görülme sıklığı bilinmemektedir. Çoğul kişilik bozukluğunun
kadınlarda erkeklere oranla 8-9 kat daha sık görüldüğü saptanmıştır. Bunun
nedeni, kadınların cinsel tacize daha çok maruz kalmaları veya erkeklerin
belirtileri daha çok saklama eğilimi veya suç işlemeleri nedeniyle adli sürecin
içerisinde olmaları nedeniyle tanı konulamaması olabilir. Ülkemizde Şar ve
arkadaşlarının yaptığı çalışmada, yaygınlığının ayaktan takip edilenler
arasında, %3.9, genel toplum içerisinde %0.4 olarak bulunmuştur.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu
(Çoklu Kişilik Bozukluğu) Teşhisi
Yapılan taramalar sonrası
fiziksel bir hastalık bulunamazsa kişi, zihinsel hastalıkları teşhis ve tedavi
etmek için özel olarak eğitilmiş bir psikiyatr, psikolog veya psikiyatrik
sosyal hizmet uzmanı gibi bir zihinsel sağlık uzmanına yönlendirilebilir. Bazı
psikiyatr ve psikologlar, özel testleri (örneğin, Dissosiyatif Deneyim
Ölçeği-DES) ya da Dissosiyatif İçin Yapılandırılmış Klinik Görüşme (Structured
Clinical Interview for Dissociation) (SCID-D) gibi standart bir görüşmeyi
kullanabilirler.
“Araştırmalar, Çoğul
Kişilik Bozukluğunda, Çocukluk Çağı Travmalarının, Ensest Olaylarının Önemli
Bir Etken Olduğunu Göstermektedir”
Çoğul kişilik bozukluğu
ile ilgili araştırmalar, bu kişilerin çocukluklarında cinsel, fiziksel,
duygusal tacize ve ihmale uğradıklarını göstermiştir. Kuramlar, çocukluk çağı
örselenmelerinin, çocuğun karşılaştığı ensest olaylarının, çoğul kişilik
bozukluğunun oluşunda bir etken olduğunu göstermektedir. Kişi, çocukluk
dönemindeki travmanın yükünü kaldıracak bir kişilik yaratarak ancak bu yükle
başa çıkabilmektedir. Kişi travmanın acısını, anıyı bilinçten ayırarak
hafifletmeye çalışır. Kişiliklerden birkaç tanesi bu anının bilincinde iken,
diğerleri hiçbir şey hatırlamazlar.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu
(Çoğul Kişilik Bozukluğu) Tedavisi
Danışan tedavi sürecinin
başlangıcında, kimlik değişiklikleri ya da amnezilerden yakınarak gelmez.
İzleme sürecinde, kişilik değişimleri, amneziler görülmeye başlamaktadır.
Terapide birden fazla kişiliğin bir araya getirilerek bir bütün oluşturulması,
altta yatan travmatik yaşantının farkındalığa ulaşması, bütünleştirmenin
sağlanması, travmaların, acıların anlamının yeniden yapılandırılması, baş etme
mekanizmalarının geliştirilmesi şeklinde bir tedavi ve psikoterapi süreci
oluşturulur. Çocukluk dönemindeki ağır travmaların neden olduğu bu sorun
üzerinde çalışırken travmaların çalışması diğer birçok psikolojik soruna
kıyasla titizlikle ve çok dikkatli bir biçimde yapılmalıdır. Bu nedenle bu
soruna özgü özel bilgi ve deneyim gerektiren kapsamlı bir psikoterapi çalışması
yapılması gerekir.
Dissosiyatif kimlik
bozukluğu hastalığının belirli bir ilaç tedavisi bulunmamaktadır. Bu hastalığın
tedavisi uygun bir psikoterapi yöntemi ile mümkün olabilmektedir. Çoklu kişilik
bozukluğu semptomlarının birçoğu hasta ile terapi sürecinde ortaya çıkar.
Hastalar terapiye başlayana kadar alter kişiliklerinden genellikle haberdar
değildirler. Psikoterapi sürecinde alter kişiliklerin farkına varmaya başlarlar
ve terapi ilerledikçe de alter kişiliklerin sayısı artar. Çoklu kişilik
bozukluğu olan hastanın psikoterapi sürecinde terapist alter kişiliklerle ayrı
ayrı konuşur. Terapist bu yöntemle uzun vadede hastayı bütünleştirmeyi amaçlar.
Bu şekilde kendileri ile konuşulan alter kişilikler zamanla birleşmeyi kabul
ederler. Bununla birlikte birçok dissosiyatif kimlik bozukluğu hastası tedavi
sürecinin yoğun bir şekilde sürdürülmesi ve hastanın kendisine zarar vermemesi
için hastaneye yatırılır.
Çoklu kişilik bozukluğu
olan hastalar, psikiyatrist ya da psikologlara dolaylı belirtilerle müracaat
edebilmekte, bu durum da tanı koyma problemlerine sebep olabilmektedir.
Klinisyenler tarafından doğru tanılama işlemi yapılmasının çok önemli olduğu
dissosiyatif kimlik bozukluğu, uygun bir psikoterapi programı ile tamamen
tedavi edilebilmektedir.
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoğul Kişilik Bozukluğu) Olgu Videosu
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu
(Çoğul Kişilik Bozukluğu) Film Önerileri
Dissosiyatif Kimlik Bozukluğu (Çoğul Kişilik Bozukluğu) Kitap Önerileri
KAYNAKLAR
https://www.uplifers.com/tum-yonleriyle-coklu-kisilik-bozuklugu-tanimi-belirtileri-nedenleri-tedavisi/
https://emoji.com.tr/coklu-kisilik-bozuklugu/
http://www.libidodergisi.com/disosiyatif-kimlik-bozuklugu-coklu-kisilik-bozuklugu/
https://www.adnancoban.com.tr/cogul-kisilik-bozuklugu-disosiyatif-kimlik-bozuklugu
https://www.erdempsikiyatri.com/dissosiyatif-kimlik-bozuklugu-nedir
0 Yorumlar