Hipokondriyazis Nedir?

Hipokondriyazis çok eski çağlardan beri “hastalık hastalığı” olarak da bilinen kişinin vücut belirtilerini yanlış yorumlamasına bağlı olarak, ciddi bir hastalığı olacağı korkusunu ya da ciddi bir hastalığı olduğu düşüncesini taşıyıp durması, yeterli tıbbi değerlendirme yapılmasına ve güvence verilmesine rağmen bu düşüncelerin sürüp gitmesi ile karakterize bir bozukluktur. Hipokondriazis terim olarak Hipokrat zamanından beri kullanıma gelen bir sözcüktür. Hipokrat o dönemde kaburgaların alt kısmında (anatomik olarak hipokondrium olarak tanımlanır) sıkça görülen ağrılar nedeniyle bu sözcüğü kullanmıştır.

Ruhsal hastalıkların tanısal ve istatiksel sınıflandırılması el kitabında (DSM-V-TR) hipokondriyazis, somatoform bozukluklar içerisinde sınıflandırılmıştır . Somatoform terimi, Yunanca bir kelime olan, beden anlamındaki “soma’’ kelimesinden köken almıştır. Somatoform bozukluklar, temel bileşen olarak bedensel belirti ve bulguların olduğu geniş bir hastalık grubudur. Bu bozukluklar temelde zihin-vücüt ilişkisini içerir.

Bu hastalar psikiyatriste gitmeden önce birçok doktora başvururlar. Daha sık olarak 20-30 yaşları arasında görülmektedir. Birinci basamak sağlık hizmetlerine başvuranlar arasında yaygınlık %0.8-4.5 olarak bildirilmektedir. Cinsiyet ve diğer sosyodemografik özellikler açısından ( eğitim, medeni durum, dinsel farklılıklar gibi ) belirleyici özellik belirtilmemiştir.

Bu kişilerin bedenlerinde herhangi bir hastalık olmamasına rağmen hastalık varmış ya da olacakmışçasına yakınmalar gözlenir. Hasta olma korkusu ile aşırı meşgul olurlar ve sıradan belirtilerin yanlış yorumlanması sonucunda hastalığa kesin olarak kapılma düşüncesi yaşarlar. Bu kişiler hastalıkları hakkında çok araştırma yaparlar. İnternette tıbbi bilgi paylaşan sitelerden, çeşitli forum sitelerinden adeta cımbızla kendisinde var olduğu belirtileri çekip kendilerine teşhis koyarlar. Çoğunlukla bir uzmana gitmekle yetinmez birden fazla uzmana giderek hastalıkları hakkında ayrıntılı bilgi edinmeye çalışırlar. Bazen hastalıklar hakkında yaptıkları araştırmalar öyle bir noktaya gelir ki gittikleri birçok uzmanın hastalıkları hakkında yeterli bilgiye sahip olmadıklarını düşünürler.

Kişinin bedeninde bir rahatsızlık olmadığı halde, sürekli bir hastalık kaygısı ve çeşitli bedensel yakınmalarla birlikte giden rahatsızlık olarak tanımlanabilir. Kaynağı sıklıkla kişinin ilişkisel zorlukları ve yaşam içinde karşılaştığı çatışmalara bağlı olup bunlar bedene aktarılmış ve bedensel hastalık uğraşlarına dönüşmüştür. Yapılan psikiyatri dışı muayenelerde ve laboratuvar incelemelerinde bir bozukluğa rastlanmaz. Fakat kişinin öznel yakınmaları devam ettiğinden hekim hekim dolaştıkça bu muayenelerin yinelenmesi sıklaşır. Zaman zaman bu kişilerde kaygıya bağlı çarpıntı, üşüme, terleme, ellerde hafif uyuşmalar, soluk almada güçlük gibi belirtiler olabilir. Ayrıca sürece eşlik edebilecek olası depresif özellikler varlığında ise çabuk yorulma, istekte azalma ve uyku bozuklukları gibi belirtilerde duruma eşlik edebilir. 

Hipokondriyazis Etiyolojisi?

Psikodinamik açıdan; bir kavram olarak hipokondriyazis daha geniş bir ifade tarzı olan somatizasyon terimiyle birlikte kavramsallaştırılmıştır. Psikodinamik araştırmacılar hipokondriyazisi genellikle iki açıdan ele almışlardır: cinsel, agresif ya da oral dürtülerin dönüştürüldüğü alternatif bir kanal olarak ya da suçluluk veya düşük benlik saygısına karşın gelişen bir ego savunma mekanizması olarak.

Freud cinsel libidonun dışsal nesnelerden geriye çekilmesi sonucunda, narsistik libido şeklinde kendiliğe geri yatırıldığını bildirmiştir. Başlangıçta bu libidinal boşalımın narsistik fantezilerle ilişkiliyken, zamanla kendini bedensel belirtilere bıraktığını ve bunun sonucunda bu değişikliklerin hipokondriyak semptomlar olarak hissedildiğini öne sürmüştür.

Öğrenme kuramına göre; psikososyal öğrenme süreci bu hastalığın etyolojisinde önemli bir rol oynamaktadır. Burada hastalık rolünün öğrenilmesi ve sosyal ilgi, iletişim veya başka türlü bir ikinci kazançla bu rolün pekişmesi söz konusudur. Semptomlar başa çıkılamaz ve çözülemez görünen sorunlarla karşılaşan kişinin hasta rolünün kabulü için bir beklenti olarak değerlendirilir. Hasta rolü bir çeşit kaçıştır, çünkü böylelikle hastanın zararlı sorumluluklardan kaçınması ve beklenmeyen meydan okumaları ertelemesine izin verir. Sonuçta hasta olağan görev ve sorumluluklarından muaf tutulur.

Bilişsel Modele göre ise; Hipokondriyazis, doğrudan bir algısal veya bilişsel anormallik belirtisi olarak kavramsallaştırılabilir. Bu bakış açısından bakıldığında hastalarda üç değişik bilişsel özellik görülür:

1. Hipokondriyak hastalar, normal bedensel duyumlarını büyütürler ve daha fazla abartırlar.

2. Hastalarda normal bedensel fonksiyonlara karşı artmış bir emosyonel uyanıklık gözlemlenir.

3. Hastalar duygusal içerikli ve subjektif terimler yerine daha kaba içerikli ve fiziksel terimleri kullanmayı yeğlerler.

Hipokondriyazis Nedenleri Nedir ve Ne Zaman Ortaya Çıkar?

Hipokondriyazis sıklıkla yetişkinlik döneminde ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Nedenlerine ilişkin birçok görüş olsada, en sağlıklısı bir uzman eşliğinde kişinin derinlemesine biyolojik, psikolojik ve sosyal öyküsü ile birlikte ilişkilendirerek bireye yönelik nedenlerin tam olarak anlaşılmasıdır.

Hipokondriyazis’in Yaygınlık Oranı Nedir?

Bu bireyler yaşadıkları rahatsızlık için çoğunlukla psikiyatri dışı hekimlere gittiğinden, hipokondriyazis’in tam olarak sıklık ve yaygınlığı bilinememektedir. Bu rahatsızlık genç yaşta başlamakla birlikte 40-60 yaşları arasında daha sık görülmektedir. Ülkemizde sıklıkla karşılaşılan bir rahatsızlıktır.

Hipokondriyazis Hastalarda Görülen Davranışlar 

  • Kişide ağır bir hastalığı olduğunu ya da olacağını düşünüp durma hali vardır.
  • Bedensel belirti yoktur ya da varsa bile ağır değildir. Başka bir hastalık durumu varsa ya da bir hastalık durumu çıkma olasılığı yüksekse (örneğin güçlü bir aile öyküsü varsa), bu konuda düşünüp durma açıkça aşırı bir düzeydedir ya da orantısızdır.
  • Sağlıkla ilgili yüksek düzeyde bir kaygı vardır ve kişi, kişisel sağlık durumuyla ilgili olarak kolaylıkla korkuya kapılır.
  • Kişinin sağlıkla ilgili davranışlarında aşırılıklar görülür (örn. hastalık bulguları için vücudunu sık sık tarar) ya da uygunsuz bir kaçınma içindedir (örneğin doktora gitmekten ve hastanelerden kaçınır).
  • Hastalıkla uğraşıp durma süresi altı aydan fazla olmalıdır, ancak korkulan özgül hastalık bu süre içinde değişebilir. Bu hastalar, henüz saptanamamış ciddi bir hastalıkları olduğuna inanırlar ve aksine ikna edilemezler.
  • Bedenlerinin çeşitli yerlerine bir bozukluk, bir ağrı olup olmadığını anlamak için dokunabilirler, bastırabilirler.
  • Nabızlarını yoklayabilirler. Sık sık tansiyonlarını ölçtürebilirler.
  • Bedenlerinin çeşitli bölgelerindeki bir ağrıya, duyuya aşırı dikkat vardır. Göğüsteki bir kas ağrısı hemen kalp hastalığı kuşkularını doğurabilir.
  • Dışkılarını, idrarlarını yoklama görülebilir. Renk, koku değişiklerine anlam vermeye çalışabilirler.
  • Tıbbi yayınları ve ilaçları yakından takip etmek çok rastlanılan bir durumdur.
  • Bu kişiler hastalıklar konusunda doktorlarla bilgi yarışına girebilirler, psikiyatriste sevk edildiklerinde kendilerinde fiziksel bir hastalık olduğunda ısrar ederler. Bunu kanıtlamak için sayısız doktoru dolaşıp gereksiz masraflara girmeleri çok yaygındır.
  • Bu hastalar, doktorların verdiği güvence karşısında kısa bir süre inanıyor, rahatlıyor gibi görünse bile az bir zaman sonra tekrar doktor doktor dolaşmaya başlayabilir.

Hipokondriyazis ne sıklıkta ve kimlerde görülür?

DSM-V tanı kitapçığı ile ilgili değişiklikler nedeniyle Hastalık Kaygısı Bozukluğunun toplumda görülme sıklığı bilinmemektedir. Ancak eski tanısal adlandırma olan Hipokondriasis ile ilgili veriler %4-6 oranında toplumda görüldüğünü göstermektedir. Bunların bir kısmı tabiki Bedensel Belirti Bozukluğudur.  Diğer bir araştırmaya göre, genel nüfusta insanların %15'e yakını hasta olacaklarına ve aciz duruma düşeceklerine dair endişe duymaktadır. Bu bozukluğun tanısının yaşlı kişilerde gençlere göre daha sık konulması beklenebilir. Irk, cinsiyet, sosyal statü, eğitim düzeyi ve medeni durum ile ilişkili görülmemiştir. Hastalık Kaygısı Bozukluğunun genellikle erken ya da geç orta yaşta başlar ve yaşla birlikte durum ağırlaşır. Sıklıkla ileri yaşta Hastalık Kaygısı Bozukluğu olan kişilerin endişelerinin odağı hafızanın kötüleşmesi ve bunama ile ilgilidir.

Hipokondriyazis neden görülür?

Tam olarak nedeni bilinmemektedir. Bedensel belirti bozukluğu için düşünülen sosyal öğrenme modeli bu hastalık için de uygulanabilir. Bu bağlamda, hastalık korkusu, aslında hastayı gündelik hayatın içinde başa çıkılamaz ve çözülemez gibi görünen sorunlarıyla yüzleşmemek için hasta rolünü oynayabilme beklentisi olarak görülür. Böylelikle olağan görev ve zorunluluklarından kurtulmak için bir kaçış imkânı bulur.

 

Psikodinamik yaklaşıma göre, insanlara yönelik saldırgan ve düşmanca isteklerini kendi bedenine yönlendirerek basit fiziksel yakınmalar ya da hasta olma korkusu yaşarlar. Hastalık kaygısı bozukluğu olan hastaların öfkesi, hipokondriasis hastalarında olduğu gibi geçmiş hayal kırıklıkları, reddedilmeler ve kayıplardan köken alır. Benzer şekilde, hastalık korkusu suçluluk hissine karşı bir savunma olabilir. Olmasından korkulan hastalık doğuştan beri kötü olduğu duygusu ile cezalandırma ya da geçmişteki gerçek veya hayali hataların sonucu olarak bedel olarak görülebilir.  Hastalık korkusu ayrıca düşük özsaygının yansıması ve kendisiyle aşırı uğraşmanın bir işareti olarak da görülebilir. Kişinin korktuğu hastalık veya sıklıkla sorun yaşadığı organ, aynı zamanda bilinçdışı çatışmaların bir sembolü olabilir. 

 

Kişinin geçmişinde ebeveyneleri ile olan deneyimleri de önemlidir. Örneğin, belirli bir hastalık sonucu ölen ebeveyn nedeniyle o hastalığın kendisinde gelişeceği korkusu, çocuk için bir uyaran olabilir. Ya da çocukken kendisinde ya da yakınında deneyimlenen bir hastalık ile ilgili tıbbi yetersizliklere maruz kalınması sağlık hakkında işlevsel olmayan düşünceleri ortaya çıkarabilir. Sağlıkla ilgili aşırı kaygılı olan ebeveynler ile büyümek ve kendi sağlıkları veya çocuklarının sağlığı ile ilgili aşırı endişeli tutumları yine işlevsel olmayan düşünceleri oluşturabilir. Sonraki tetikleyici olaylarda bu düşünceler aktive olur ve olumsuz otomatik düşüncelerin oluşumuna hizmet eder . Genel olarak fiziksel belirtilere hem kendi yaşantımızda hem de çevremizde çok yaygın olarak rastladığımızdan, herhangi bir tetikleyici bu bireylerde yeniden işlevsel olmayan sağlık kaygısının ortaya çıkmasına katkıda bulunacaktır.

Hipokondriyazis tanısı nasıl konulur?


Hastalık kaygısı bozukluğunun DSM-V'te yer alan temel tanı ölçütü, bedensel bir belirti olmamasına ya da varsa bile ağır olmamasına karşın, ciddi bir hastalığı olduğunu ya da olacağına dair yanlış inanışla ilgili hastalarda zihinsel meşguliyetin olmasıdır. Bu endişesi en az 6 ay sürmeli ve tıbbi ve nörolojik muayenelerde herhangi patolojik bir belirti olmamalıdır. Bu inanış bir sanrı yoğunluğunda olmamalıdır. Sadece dış görünüşle ilgili rahatsızlık hissi ile sınırlı olmamalıdır (o durumda beden dismorfik bozukluk tanısı daha uygundur). Hastalıkla ilgili kaygı, hastanın hayatında yoğun sıkıntı yaratıp, yaşamın önemli alanlarında işlevsellikte bozulmaya neden olmalıdır.

Hastalık Kaygı Bozukluğu’nun iki tipi vardır; bu hastalığa sahip bazı kişiler sık sık doktora giderken (bakım arayan tip), bazıları gerekli hallerde bile gitmezler (bakımdan kaçan tip). Hastaların büyük çoğunluğu bakım arayan tiptir.

Hastalık kaygısı bozukluğu diğer tibbi durumlardan ayırt edilmelidir. Maalesef bu hastalar zaman içinde genellikle "kronik yakınmacı' olarak etiketlenirler ve umursanmazlar. Ayrıntılı tıbbi değerlendirmeleri bu nedenle yapılmayabilir. Bu nedenle psikiyatrın aynı zaman da bir hekim de olarak hikâyeyi dinlemesi ve eksik olduğunu düşündüğü tetkik ve muayeneler var ise hastayı yönlendirmesi yerinde olacaktır.

Hastalık kaygısı bozukluğu olan hastalar ile bedensel belirti bozukluğu olan hastaları birbirinden ayıran temel nokta, hastalık kaygısı bozukluğunda endişe belli bir hastalığa sahip olmaya yönelik iken, bedensel belirti bozukluğunda endişe daha çok var olan belirtilere yöneliktir.  Ancak her ikisi endişe de, değişken derecelerde her iki hastalıkta da bulunabilir. Hastalık kaygısı bozukluğuna sahip hastalar, bedensel belirti bozukluğuna sahip hastalara göre daha az belirtiden yakınır. Bedensel belirti bozukluğu genellikle 30 yaşından önce başlar, ancak hastalık kaygısı bozukluğunun başlangıç yaşı daha az özgüldür.

Hipokondriyazis risk faktörleri nelerdir?

- Önemli bir yaşam olayının stresini yaşıyor olmak

Ciddi bir hastalık şüphesi ile takip edilip altından basit bir sağlık sorunun çıkmış, olması

Çocukken istismar hikayesi

Çocukken ciddi bir hastalık geçirmiş olmak

Çocukken ebevenlerinden birinin ciddi bir hastalık yaşamış olması

Endişeli kişilik örgütlenmesi

Sağlık konusuyla ilgili yoğunlaşmış aşırı internet kullanımı


Hipokondriyazis tedavi edilmezse ne olur?


- Sağlıkla ilgili aşırı endişeler çevresindekilerin hem devamlı aynı şeyleri dinlemekten ötürü sinirlerini bozduğundan hem de eşlik etmeleri veya sürekli rahatlamya çalışmalarından dolayı kendi hayatlarına da engel olduğundan, aile ile ve arkadaşlarıyla ilgili ilişki sorunlarına neden olur.  

​- Sürekli doktor randevuları ve tekrarlayan testler nedeniyle işten sık izin alma veya işe gelememe nedeniyle iş performansında düşme yaşanır.

​- Günlük hayatını idame ettirmekte güçlük çeker.

​- Aşırı tıbbi yardım kullanılmasından ötürü maddi zorluklar yaşanır.

​- Sağlıkla ilgili endişelerinin kontrolden çıkması ile gelişen strese bağlı Bedensel Belirti Bozukluğu Yaygın Anksiyete Bozukluğu, Depresyon gibi başka psikiyatrik rahatsızlıklar gelişir.


Hipokondriyazis nasıl tedavi edilir?


Hipkondriazis tedavisinde kaygı bozukluklarında kullanılan bilişsel davranışçı terapi (BDT) kullanılmaktadır. Bu teknikler psikoeğitim; olumsuz otomatik düşüncelerin ve rasyonel açıklamaların kaydı için günlük tutulması; belirtilerin gelişiminin izlenmesi için davranışsal deneylerin yapılması; bedensel kontrol ve güvence arayışı ile ilgili tepki engellemesi; yakın çevrenin güvence vermeyerek tedavi sürecine katılımı ve kişinin hastalıkla ilişkili durumlara maruz bırakılması basamaklarını içermektedir.

 

Yakın zamana kadar şiddetli sağlık kaygısının bir tedavisi olmadığı kabul edilmesine rağmen, BDT’nin etkili olduğunu kanıtlayan birçok araştırma yapılmıştır. Ayrıca araştırmacılar BDT’nin etkilerinin 3 ila 12 aylık zaman zarfında kişiler için koruduğunu tespit etmişlerdir.

Hipokondriyazis Hasta Üzerine Bir Görüşme Videosu





KAYNAKLAR

https://nptipmerkezi.com/hipokondriyazis

https://www.fethiyepsikiyatri.com/hastalik-hastaligi-hipokondriyazis/

https://www.draycacan.com/hastalik-kaygisi-ve-bedensel-belirt

https://www.sabriburhanoglu.com/saglik-kaygisi-ve-hipokondriazis