Travma Sonrası Stres Bozukluğu Nedir?

        Travma sonrası stres bozukluğu, kişinin beklenmedik travmatik bir olayla karşılaşması sonucunda gelişebilen bir stres bozukluğudur. Travma sonrası stres bozukluğuna sebep olan travmatik olaylar arasında savaş, cinsel veya fiziksel saldırı, kaçırılma, savaş esiri olarak hapis, işkence, terörist saldırısı, ciddi araba kazaları veya doğal afetler yer almaktadır (Javidi ve Yadollahie, 2012; Papanikolaou ve ark., 2011). Bu korkunç olaylar esnasında kişi, yaşamının büyük bir tehlikede olduğunu ve yaşamını kontrol edemediğini düşünür. Yaşamı tehdit eden bir olay sonucunda herkes korku, kaygı, endişe, uyku problemleri, odaklanma zorlukları yaşayabilmektedir. Bu belirtiler düzelmediği takdirde kişi daha da kötüleşir ve travma sonrası stres bozukluğuna doğru ilerler (American Psychiatric Association, 2013; Javidi ve Yadollahie, 2012).

DSM 5’e Göre Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tanı Kriterleri

Not: Aşağıdaki kriterler yetişkinler, ergenler ve 6 yaşından büyük çocuklar için geçerlidir. 6 yaş ve altı çocuklar için aşağıdaki ilgili kriterlere bakın.

A. Aşağıdaki yollardan biriyle (ya da birden çoğuyla), gerçek ya da göz korkutucu bir biçimde ölümle, ağır yaralanmayla karşılaşmış ya da cinsel saldırıya uğramış olma:

1.) Travmatik olayı/olayları doğrudan deneyimlemek.

2.) Başkalarının başına gelen olaylara doğrudan şahit olmak.

3.) Bir aile yakınının ya da yakın bir arkadaşının başına travmatik olayın/olayların geldiğini öğrenmek. Bir aile üyesinin veya arkadaşının fiilen veya ölüm tehdidi altında olması durumu, olay/olaylar şiddet veya kaza sonucu meydana gelmiş olmalıdır.

4.) Travmatik olayın/olayların caydırıcı ayrıntılarına tekrar tekrar veya aşırı maruz kalma deneyimi (örneğin, insan kalıntılarını toplayan ilk müdahale ekipleri, çocuk istismarının ayrıntılarına tekrar tekrar maruz kalan polis memurları).

Not: Böyle bir karşı karşıya gelmede, işle ilgili olmadıkça, elektronik yayın ortamları, televizyon, sinema ya da görseller aracılığıyla olmuş ise A4 ölçütü uygulanmaz.

B. Travmatik olayın/olayların meydana gelmesinden sonra başlayan, travmatik olay/olaylar ile ilişkili aşağıdaki saldırı belirtilerinden birinin (veya daha fazlasının) varlığı:

1.) Travmatik olayın/olayların tekrarlayan, istemsiz ve müdahaleci üzücü anıları. Not: 6 yaşından büyük çocuklarda, travmatik olayın/olayların temalarının veya yönlerinin ifade edildiği tekrarlayan oyunlar meydana gelebilir.

2.) İçeriği ve/veya da duygulanımı travmatik olay/olaylar ile ilişkili, yineleyici sıkıntı veren düşler.

3.) Not: Çocuklar, içeriği belirsiz korkutucu düşler görüyor olabilirler.

4.) Bireyin travmatik olay/olaylar tekrarlıyormuş gibi hissettiği veya davrandığı disosiyatif reaksiyonlar (örneğin, geçmişe dönüşler). (Bu tür tepkiler, belirli bir görülme aralığında ortaya çıkabilirler; en uç biçimi, o sırada çevresinde olup bitenlerin farkında olmama durumudur.)

5.) Not: Çocuklarda, oyun sırasında, travmayla ilgili yeniden canlandırma yapabilirler.

6.) Travmatik olayın/olayların bir yönünü simgeleyen veya andıran iç veya dış uyaranlarla karşılaşınca yoğun veya uzun süreli psikolojik sıkıntı yaşama.

7.) Travmatik olayın/olayların bir yönünü simgeleyen veya anımsatan iç veya dış uyaranlarına belirgin fizyolojik tepkiler verme.


C. Aşağıdakilerden birinin ya da her ikisinin birlikte olmasıyla belirli travmatik olaydan/olaylardan sonra ortaya çıkan, travmatik olaya/olaylara ilişkin uyaranlardan sürekli bir biçimde kaçınma:

1.) Travmatik olayla/olaylarla ilgili ya da yakından ilişkili, sıkıntı veren anılar, düşünceler ya da duygulardan kaçınma ya da bunlardan uzak durma çabaları.

2.) Travmatik olayla/olaylarla ilgili veya bunlarla yakından ilişkili üzücü hatıraları, düşünceleri veya duyguları uyandıran dış hatırlatıcılardan (insanlar, yerler, konuşmalar, aktiviteler, nesneler, durumlar) kaçınma veya bunlardan kaçınmaya yönelik çabalar.


D. Aşağıdakilerden ikisinin (ya da daha çoğunun) olmasıyla belirli, travmatik olayın/olayların ortaya çıkmasından sonra başlayan ya da kötüleşen, travmatik olaya/olaylara ilişkin bilişlerde ve duygu durumda olumsuz değişiklikler olması:

1.) Travmatik olayın/olayların önemli bir yönünü hatırlayamama (tipik olarak unutkanlık çözülmesine [dissosiyatif amnezi] bağlıdır ve kafa travması, alkol veya uyuşturucu gibi diğer faktörlere bağlı değildir)

2.) Kendisi, başkaları veya dünya hakkında kalıcı ve abartılı olumsuz inançlar veya beklentiler (örneğin, "ben kötüyüm", "Kimseye güvenilemez", "Dünya tamamen tehlikeli", "Tüm sinir sistemim kalıcı olarak mahvoldu ”).

3.) Travmatik olayın/olayların nedeni veya sonuçları hakkında bireyin kendisini veya başkalarını suçlamasına neden olan ısrarcı, çarpık bilişler.

4.) Kalıcı olumsuz duygusal durum (ör. Korku, korku, öfke, suçluluk veya utanç).

5.) Önemli faaliyetlere olan ilginin veya katılımın belirgin şekilde azalması.

6.) Başkalarından kopukluk veya yabancılaşma duyguları.

7.) Sürekli bir biçimde, olumlu duygular yaşayamama (örn. mutluluğu, doyumu ya da sevgi duygularını yaşayamama).


E. Aşağıdakilerden ikisi (ya da daha çoğu) ile belirli, travmatik olayın/olayların ortaya çıkmasıyla başlayan ya da kötüleşen, travmatik olay/olaylar ile ilişkili, uyarılma ve tepki gösterme biçiminde belirgin değişiklikler olması:

1.) İnsanlara ya da nesnelere karşı sözel ya da sözel olmayan saldırganlıkla dışa vurulan, kızgın davranışlar ve öfke patlamaları (bir kışkırtma olmadan ya da çok az bir kışkırtma karşısında).

2.) Sakınmaksızın davranma ya da kendine zarar veren davranışlarda bulunma.

3.) Her an tetikte olma.

4.) Abartılı irkilme tepkisi gösterme.

5.) Odaklanma güçlükleri.

6.) Uyku bozukluğu (örn. uykuya dalmakta ya da uykuyu sürdürmekte güçlük ya da dingin olmayan bir uyku uyuma).

F. Bu bozukluğun süresi (B, C, D ve E ölçütleri) bir aydan daha uzundur.

G. Rahatsızlık, klinik olarak önemli sıkıntıya veya sosyal, mesleki veya diğer önemli işleyiş alanlarında bozulmaya neden olur.

H. Rahatsızlık, bir maddenin (örneğin ilaç, alkol) veya başka bir tıbbi durumun fizyolojik etkilerine atfedilemez.

Disosiyatif belirtilerle: Bireyin belirtileri travma sonrası stres bozukluğu kriterlerini karşılar ve ayrıca kişi, tetikleyici etkene tepki olarak aşağıdakilerden birinin belirtilerini sürekli ya da yineleyici olarak yaşamaktadır:

Kendine yabancılaşma (depersonalizasyon): Kişinin, zihinsel süreçlerinden ya da vücudundan koptuğu duyumunu yaşadığı, sanki bunlara dışarıdan bir gözlemciymiş gibi baktığı, sürekli ya da yineleyici yaşantılar (örn. sanki bir düş içindeymiş gibi olduğu duyumu; kendisinin ya da vücudunun gerçekdışı olduğu ya da zamanın yavaş aktığı duyumu).

Gerçek dışılık: Çevredekilerin gerçekdışı olduğuna ilişkin, sürekli ya da yineleyici yaşantılar (örn. kişinin çevresindeki dünya gerçekdışı, düşsel, uzak ya da çarpık olarak yaşanır).

Not: Bu alttürün kullanılabilmesi için, çözülme belirtilerinin, bir maddenin (örn. bilinç kararmaları, alkol esrikliği sırasındaki davranışlar) ya da başka bir sağlık durumunun (örn. kompleks parsiyel katılmalar) fizyolojiyle ilgili etkilerine bağlanamıyor olması gerekir.

Gecikmeli dışavurum gösteren: Olaydan sonra en az altı ay geçmeden yukarıda bahsedilen ölçütleri tam olarak karşılanmıyorsa (kimi belirtiler kısa bir süre içinde başlasa da) (American Psychiatric Association, 2013).

Kişilerin Travma Sonrası Stres Bozukluğu Geliştirme Durumları

        Travma sonrası stres bozukluğu belirtileri ciddi şekilde nedensel travmatik olaya bağlıdır ancak bazı insanların neden travma sonrası stres bozukluğu geliştirdiği, bazılarının ise neden geliştirmediği hala net değildir. Bir kişinin travma sonrası stres bozukluğu geliştirme olasılığını belirleyen birçok bilinen faktör vardır. Bunlardan bazıları şunlardır:

        Travmanın süresi, Travmanın yoğunluğu, Olaya olan uzaklık, Durumun ne kadar iyi kontrol altında tutulduğu, Sevilen veya yakın birinin kaybı veya yaralanması, Olay sonrası mağdurların aldığı yardım ve destek düzeyi (Javidi ve Yadollahie, 2012).

        Süresine bağlı olarak, travma sonrası stres bozukluğu iki şekilde kategorize edilmektedir: Akut Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Kronik Travma Sonrası Stres Bozukluğu. Belirtiler üç aydan daha kısa sürerse, bu duruma “Akut Travma Sonrası Stres Bozukluğu”, daha uzun sürerse ise “Kronik Travma Sonrası Stres Bozukluğu” adı verilmektedir (Javidi ve Yadollahie, 2012).

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Riskini Arttıran Faktörler Nelerdir?

        Bazı faktörler travma sonrası stres bozukluğu geliştirme riskini artırabilir. Bunlar arasında yoğun veya uzun süreli travma yaşamak, çocuklukta istismar gibi başka travmalar yaşamış olmak, emniyet teşkilatı, ilk müdahale ekipleri, askerlik, itfaiye veya sağlık hizmetleri sunmak gibi travmatik olaylara maruz kalma riskini artıran bir işe sahip olmak, anksiyete veya depresyon gibi başka akıl sağlığı sorunlarının varlığı, aşırı alkol veya uyuşturucu kullanımı, aile ya da arkadaşlar arasında iyi bir destek sisteminin yokluğu, ve yine ailede anksiyete ya da depresyon dahil olmak üzere akıl sağlığı sorunları olan kan akrabalarının varlığı bulunur.

        Bireylerde travma sonrası stres bozukluğunun gelişmesine yol açan en yaygın olaylar arasında cinsel şiddet, çocuklukta fiziksel istismar, fiziksel saldırıya maruz kalma, kazalar, savaşa maruz kalma ve silah tehdidi olduğu, tıp uzmanları tarafından gözlemlenmiştir. Bunların yanı sıra gasp, soygun, uçak kazası, adam kaçırma, hayatı tehdit eden tıbbi sorunun teşhis, terör saldırıları da travma sonrası stres bozukluğunun gelişmesi ile sonuçlanabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Görülme Sıklığı

        Toplumda ruhsal travma yaşayan pek çok kişi olmasına rağmen ancak bir kısmı (örneğin depremi yaşayanlarda %20’si) travma sonrası stres hastalığına yakalanır. Bu da bazı kişilerde hastalığa bir yatkınlık olabileceğini, ya da bazılarının hastalığa karşı daha dayanıklı olduğunu düşündürür. Ruhsal travmalardan sonra kimlerin hastalanacağını veya kimlerin uzun süre hasta olarak kalacağını önceden bilmek kişi ve ailesi için olduğu kadar toplum için de önemlidir. Özellikle deprem gibi felaketlerden etkilenen kişi sayısının milyonlarla ifade edilmesi konunun ciddi bir halk sağlığı sorunu olduğunu göstermektedir.    Yapılan araştırmalar kadınların erkeklere oranla ruhsal travmalardan sonra TSSH’na daha sık yakalandığını gösteriyor: travmanın türü ne olursa olsun, kadınlarda TSSH erkeklerden 2-3 kat daha fazla görülüyor. Geçmişte başka ruhsal travma yaşayanlar, daha önce ruhsal hastalık geçirmiş olanlar veya yakınlarında ruhsal hastalık bulunan kişilerin TSSH’na yakalanma ihtimali daha fazladır.

      Kadınlar, geçmişte ruhsal travma yaşayanlar, başka ruhsal veya bedensel hastalığı olanlar ve travmayı daha şiddetli yaşayanlar daha fazla risk altındadır.

        Ruhsal travma ne kadar şiddetli yaşanmış ise ruhsal etkiler de o kadar fazla ve uzun süreli olur. Örneğin depremde enkaz altında kalanlar kalmayanlara göre, yakınını kaybedenler kaybetmeyenlere göre, evi hasar görenler görmeyenlere göre daha fazla ruhsal sorun yaşarlar. Bunun dışında travma sırasında yaşanan korkunun derecesi de önemlidir: örneğin deprem anında çok fazla korktuklarını, hiçbir şey düşünemeyip donup kaldıklarını söyleyenler arasında TSSH oranları daha yüksektir.

Travma Sonrası Stres Hastalığı Belirtileri

Yeniden yaşama (hatırlama): Travma yaşayan kişide olaydan sonra olayla ilgili anıların zihnine gelmesi sık görülür. Olayla ilgili görüntüler (örneğin ceset görüntüleri), sesler (yardım isteyenlerin haykırışları) onları düşünmek istemediğinde veya aklına getirecek bir durum olmadığı halde bile kişinin zihnine gelebilir. Bu anıların canlanması kişiyi genellikle çok rahatsız eder ve iç sıkıntısı, çarpıntı, terleme, titreme, nefes alamama gibi bunaltı belirtilerine yol açar. Bazen de kişi olayı gerçekten yaşıyor gibi olur. Gerçekte bir sarsıntı olmadığı halde yer sallanıyor gibi hissetme, uyanıkken travma anıyla ilgili hayaller görme buna örnektir. Kişi bu durumu öylesine gerçekçi yaşar ki, ona uygun davranabilir: örneğin gördüğü hayallerle konuşabilir, bir tehlike olmadığı halde kaçmaya çalışabilir. 


    Kaçınma:
Kişi olayı hatırlatan yer, durum, konuşma, hatta duygu ve düşüncelerden mümkün olduğunca uzak durmaya çalışır. Olayı hatırlamak büyük bir sıkıntı, acı ve korku hissine yol açtığı için kişi olayı hatırlatan yerlere gitmez, bu konulardan bahsetmez veya konuşulan yerlerden uzak durur. Enkaz altında kalmış bazı kişiler evin enkazının bulunduğu yeri, hatta o şehri ziyaret edemeyebilir, olaydan bahsedemeyebilir.

Travma yaşamış kişilerde bazen olayın ayrıntılarını unutma durumu görülebilir. Genellikle olayın en sıkıntı verici bölümleri unutulur veya çok güçlükle hatırlanır. Bu durum “olayı düşünmek istememek”ten farklıdır ve kişi hatırlamak istediği halde hatırlayamaz.

Ruhsal travmalardan sonra insanlardan uzaklaşma, gelecek beklentisinin kalmaması gibi belirtiler de görülebilir. “Benim yaşadıklarımı kimse anlayamaz” tarzında düşünme sık görülür. Kişiler olayı yaşamamış kişilerden duygusal olarak uzak hissedebilirler, duygularında körelme olur, sevinç ve üzüntü hissedemeyebilirler. Bazen kendilerine yardım etmeye çalışanlara öfke duyabilirler, bazı kişiler sadece aynı travmayı yaşamış kişilerle görüşüp, diğerleriyle ilişkiyi kesebilirler. Gelecekle ilgili plan yapılamadığı için sadece o günü yaşama, aktivitelerde azalma görülebilir.

    Aşırı uyarılma: Ruhsal travmadan etkilenmiş kişiler kendilerini diken üstünde, sürekli tetikte hissedebilirler. Her an o olay tekrar olacakmış gibi gelebilir. Davranışlarını bu ihtimali düşünerek şekillendirirler, bu konuda aşırı tedbirli davranırlar. Örneğin istemeden de olsa girdikleri binanın çatlağı var mı, kapısından kolay kaçılabilir mi diye kontrol ederler. Yolda yürürken üstüne devrilmesinden korkup direklere yaklaşmazlar. Tehlikeler konusunda abartılı tedbirler alabilirler.

Aşırı uyarılmanın diğer göstergeleri ani ses ve hareketlerde irkilme veya yerinden sıçramadır. Kapı çarpması, yüksek sesle konuşma, birinin aniden odaya girmesi gibi beklenmedik durumlar kişinin yerinden sıçramasına ve uzunca sürebilen bunaltı belirtilerine (çarpıntı, terleme, titreme, nefes daralması) yol açar.

Özellikle uykuya dalmakta güçlük sık görülür. Travmayla ilgili korkular nedeniyle uykuya dalmak saatler sürebilir, normalde uyandırmayacak seslerle kişi kolayca uyanabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu ile Ortaya Çıkabilecek Komplikasyonlar Nelerdir?

        Travma sonrası stres bozukluğu işte, ilişkilerde, sağlıkta, günlük aktivitelerden alınan keyifte yani kısaca bireyin tüm hayatında bozukluklara neden olabileceği gibi diğer akıl sağlığı sorunları ile karşı karşıya kalma riskini de artırabilir. Bunlar arasında başlıca anksiyete ve depresyon, alkol ve uyuşturucu kullanımı ile ilgili bozukluklar, intihar düşünceleri ve eylemleri ile yeme bozuklukları sayılabilir.

Travma Sonrası Stres Bozukluğu Tedavisi

        Travma sonrası stres bozukluğu iyileştirilmesinde, SSRI’lar gibi farmakolojik desteğin yanı sıra terapi de kullanılmaktadır. Terapi yöntemlerinin arasında en etkili olanlardan biri olan bilişsel davranışçı terapi oldukça kapsamlı bir terapi sistemidir (Butler ve ark., 2006). Bilişsel davranışçı terapi, sorunlu olan düşüncelerin tanımlanmasını amaçlamaktadır. Tanımladıktan sonra ise bu düşüncelerin birey üzerindeki olumsuz etkilerine odaklanmaktadır (Kneisl ve Trigboff, 2004).

      Travma sonrası stres bozukluğu için bilişsel terapiler, kişinin travmayı ve bunun yaşamındaki anlamını anlamasındaki değişikliklere odaklanmaktadır. Travma odaklı bilişsel terapide, bilişsel yeniden yapılandırma ve davranışsal deneyimler yoluyla danışana yeni ve uyarlanabilir bilgiler aktarılmaktadır. Travmatik anılara hayali veya yazılı maruz kalma genellikle dahil edilmektedir, ancak terapinin esas amacı travma ile ilgili inançları ortaya çıkarmak ve üstesinden gelmeye çalışmaktır (Zoellner ve ark., 2016).

      Kısacası, travma sonrası stres bozukluğu, travmatik bir olay sonucunda ortaya çıkan bir stres bozukluğudur. Akut Travma Sonrası Stres Bozukluğu ve Kronik Travma Sonrası Stres Bozukluğu olmak üzere iki sınıfa ayrılmıştır. Farmakolojik yollarla da iyileştirilebilen travma sonrası stres bozukluğu aynı zamanda bilişsel davranışçı terapi ile de iyileştirilebilmektedir.

TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU GÖRÜŞME VİDEOSU


TRAVMA SONRASI STRES BOZUKLUĞU İLE İLGİLİ KİTAP ÖNERİLERİ

     

     

     



      


     


    

KAYNAKLAR

American Psychiatric Association. (2013). Posttraumatic Stress Disorder. Diagnostic and statistical manual of mental disorders (5. Bs.) içinde. (s. 271-274). American Psychiatric Publishing. https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596.dsm05

Butler, A. C., Chapman, J. E., Forman, E. M. ve Beck, A. T. (2006). The empirical status of cognitive-behavioral therapy: A review of meta-analyses. Clinical Psychology Review, 26(1), 17-31. https://doi.org/10.1016/j.cpr.2005.07.003

Javidi, H. ve Yadollahie, M. (2012). Post-traumatic stress disorder. International Journal of Occupational and Environmental Health (The IJOEM), 3(1 January).

Kneisl, C. R. ve Trigoboff, E. (2004). Contemporary psychiatric-mental health nursing. Pearson/Prentice Hall.

Papanikolaou, V., Adamis, D., Mellon, R. C. ve Prodromitis, G. (2011). Psychological distress following wildfires disaster in a rural part of Greece: A case-control population-based study. International Journal of Emergency Mental Health, 13(1), 11–26.

Zoellner, L. A., Graham, B. ve Bedard-Gilligan, M.A. (2016). Trauma- and Stressor-Related Disorders. James E. Maddux ve Barbara A. Winstead (Ed.), Psychopathology foundations for a contemporary understanding içinde (s. 162-181). Routledge.

http://www.dualpsikoloji.com/bireysel/duygudurum-bozukluklari/depresyon.html

https://www.acibadem.com.tr/ilgi-alani/travma-sonrasi-stres-bozuklugu/#genel-tanitim

https://psikiyatri.org.tr/halka-yonelik/28/travma-sonrasi-stres-bozuklugu