Siklotimik Bozukluk Nedir?
Siklotimi, aynı zamanda
siklotimik bozukluk olarak da bilinir. Çok sayıda depresyon belirti periyodu
ile yüksek ruh hali belirtilerinin periyodlarını içeren zihinsel ve davranışsal
bir bozukluktur. Ancak bu belirtiler majör depresif dönem veya manik dönem (kişinin
aşırı neşeli ya da öfkeli olabildiği durum) olması için yeterli değildir.
Belirtiler çocuklarda bir yıldan fazla, yetişkinlerde ise iki yıldan fazla
sürmelidir. Siklotimik bozukluğun kesin nedeni bilinmemektedir. Risk
faktörleri, ailede bipolar bozukluk öyküsü içerir. Siklotimik bozukluk
şikayetine sahip kişilerin birinci derece akrabalarında genel popülasyondan
daha sık majör depresif bozukluk, bipolar I bozukluk ve bipolar II bozukluk
görülür. Maddeye bağlı bozukluklar da aile içinde daha yüksek risk altında
olabilir. Bipolar I bireylerin birinci derece akrabaları, genel popülasyondan
daha yüksek bir siklotimik bozukluk riskine sahip olabilir (APA, 2013).
Siklotimik bozukluğu
bulunan kişiler hem depresif evreleri hem de hipomanik evreleri (tam bir manik
ataktan daha az şiddetli olan) yaşarlar (APA, 2013). Siklotimideki depresif ve
manik belirtiler, bozukluğun kararsız ve reaktif doğası gereği değişken süreler
boyunca sürer. Depresif evreler, majör depresif bozukluğa benzer. Donuk
düşünceler ve duyumlar ile entelektüel veya sosyal faaliyetler için motivasyon
eksikliği şeklinde tanımlanmaktadır. Siklotimik bozukluktan mustarip bireylerin
çoğu genellikle yorgundur ve sık sık, uzun süre uyumaya eğilimlidirler. Ancak
diğer bir kısmı ise tam tersi şekilde uykusuzluk sorunu yaşamaktadırlar
(Koukopoulos, 2003). Siklotimik depresyonun diğer belirtileri arasında eskiden
son derece önemli olan insanlara veya faaliyetlere karşı kayıtsızlık
sayılabilir. Siklotimik depresyon karar vermede zorluğa yol açar. Ayrıca, bu
durumun içerisinde bulunan kişiler eleştirel olma ve kolayca şikâyet etme
eğilimindedir. Hafif siklotimi formlarında bile intihar düşünceleri yaygındır.
Depresif durumda, siklotimik bozukluk şikâyeti olan kişiler ayrıca sık baş
ağrıları, baş ve göğüste sıkışma, kafada boşluk hissi, halsizlik, kilo kaybı ve
saç dökülmesi gibi fiziksel şikayetler de yaşamaktadır (APA, 2013).
Tipik depresyon ve
siklotimik depresyon arasındaki ayırt edici faktör, siklotimik depresyonda
hipomani vakalarının olmasıdır. Siklotimik bozukluğu bulunan bireyler,
kendilerini veya başkalarını uyarmadan depresif durumdan hipomanik duruma
geçebilirler. Aşamaların süresi ve sıklığı tahmin edilememektedir. Hipomanik
durumda, insanların düşünceleri daha hızlı bir şekilde oluşmaktadır. Bu yüzden
daha sosyal ve konuşkan hale gelirler. Harcama çılgınlığına, spontane eylemlere
girişebilir, özgüvenlerini yükseltebilir ve daha fazla gösteriş
sergileyebilirler. Bipolar I ile ilişkili olabilecek normal bir manik durumun
aksine, hipomanik fazdaki belirtiler genellikle daha az şiddetli bir biçimde
ortaya çıkar (Koukopoulos, 2003).
Siklotimik bozukluk
genellikle diğer bozukluklarla birlikte gelişmektedir (Perugi ve ark., 2015).
Depresyon, kaygı ve ilgili bozuklukları olan kişilerin yüzde 20-50'sinde siklotimik
bozukluk da vardır. Siklotimik bozukluk şikâyeti olanlar, zihinsel sağlık
kaynakları aradıklarında, siklotimi belirtilerinden ziyade eş (benzer) bozukluk
durumların belirtilerini gösterme eğilimindedir. Çocuklarda ve ergenlerde
siklotimik bozukluk ile en sık görülen eş bozukluklar; kaygı bozuklukları,
dürtü kontrol sorunları, yeme bozuklukları ile dikkat eksikliği ve
hiperaktivite bozukluğudur (Perugi ve ark., 2017). Yetişkinlerde, siklotimik
bozukluk ayrıca dürtü kontrolü sorunlarıyla birlikte görülme eğilimindedir.
Heyecan arama davranışları hipomanik durumlarda ortaya çıkar. Bunlar genellikle
erkeklerde kumar oynama ve kompülsif (yineleyici davranış) cinsellik şeklinde
gelişir. Kadınlarda ise kompülsif satın alma ve aşırı derecede yemek yemeyi içerir
(Perugi ve ark., 2015).
DSM 5’e Göre Siklotimik Bozukluk Tanı Kriterleri
Siklotimik bozukluk,
DSM-5'te bipolar bozukluğun bir alt tipi olarak sınıflandırılır. Kriterleri şu
şekildedir (APA, 2013):
- Yetişkinler için son
iki yılın en az yarısında, çocuklar ve gençler için ise bir yıl boyunca yüksek
duygudurum ve depresif belirtiler dönemlerinin bulunması,
- Kararlı ruh hali
dönemlerinin en fazla iki ay sürmesi,
- Belirtilerin yaşamın
bir veya daha fazla alanında önemli sorunları ortaya çıkarması,
- Belirtilerin bipolar
bozukluk, majör depresyon veya başka bir zihinsel bozukluk için kriterleri
karşılamaması,
- Belirtilere madde
kullanımı veya tıbbi bir durumun neden olmaması.
Siklotimik bozukluk
şikâyeti olan çoğu insan, hipomanik durumlarının anormal olduğunun farkında
olmadan, depresif bir durumda kendilerini bulurlar (Koukopoulos, 2003). Hafif
manik ataklar, kişinin kişiliğinin bir parçası veya sadece yüksek bir ruh hali
olarak yorumlanma eğilimindedir. Ek olarak, bozukluk genellikle çocukluk veya
ergenlik döneminde ortaya çıkar. Kişinin bozukluğun belirtileri ile kişiliği
arasında ayrım yapmasını daha da zorlaştırır. Örneğin, insanlar sadece ruh hali
değişimlerinden mustarip olduklarını düşünebilir ve bunların bir psikiyatrik
durumun sonucu olduğunun farkında olmayabilirler (Perugi ve ark., 2015).
Siklotimik bozukluk ayrıca bireyin ailesinden, arkadaşından veya sevilen
birinden ayrılmanın bir sonucu olarak endişe duyduğu ayrılık kaygısıyla
birlikte ortaya çıkma eğilimindedir. Siklotimik bozuklukla birlikte ortaya
çıkma eğiliminde olan diğer sorunlar arasında sosyal kaygı, reddedilme korkusu
ve geçmişte yaşanmış acı verici olaylarla bağlantılı olan kişilere düşmanlık
eğilimi de yer alır. Siklotimik bozukluğu bulunan bireyler, hipomanik bir durumdayken
yoğun kişilerarası ilişkiler yaşarlar. Depresyon durumundayken ise kendilerini
çevrelerinden soyutlama eğilimindedirler. Bunlar da genellikle bireylerin kısa,
çalkantılı ilişkilere sahip olmasına yol açmaktadır (Perugi ve ark., 2015).
Siklotimik Bozukluk Görülme Sıklığı
Siklotimik bozukluk için
kesin yaygınlık oranları geniş çapta araştırılmamıştır. Bazı çalışmalar,
insanların hayatlarının bir noktasında %5 ila %8 arasında etkilendiğini tahmin
ederken, diğer çalışmalar %0,4 ila %2,5 arasında değişen bir oran önermektedir.
Erkeklerin kadınlarla eşit sıklıkta etkilendiği görülmüştür. Fakat kadınların
müdahale görme olasılığının daha yüksek olduğu bulunmuştur (APA, 2013).
Siklotimik bozukluk belirtileri, psikiyatri polikliniklerinde depresyon şikâyeti
bulunan kişilerin yaklaşık %50’sinde ortaya çıkmaktadır (Perugi ve ark., 2015).
Siklotimik Bozukluk Ayırt Edici Özellikleri
Dürtüsellik, kişilerarası
problemler ve huysuzluk gibi benzer belirtilerle borderline kişilik bozukluğu
tanımlanabilir. Ancak siklotimik bozukluk şikâyeti olan kişiler genellikle daha
dışa dönük ve uyumludur, daha çeşitli belirtilere sahiptir ve daha işlevsel
sonuçlara maruz kalır. Aşırı ruh halleri ile duygusal tepkisellikleri ve
bununla ilişkili psikolojik-davranışsal sonuçlar nedeniyle, siklotimik
rahatsızlığı bulunan erkek bireylere, özellikle sık tekrarlamalar, şiddetli
dürtüsellik ve aşırı duygudurum dengesizliği olan kişilik bozuklukları
belirtileri konabilir. Erken başlangıçlı ve uzun seyirli klinik bir belirti
olan siklotimi, bu kişilerin erişkin yaşamlarının başından itibaren ortaya
çıkardıkları kaygı, dürtü kontrolü ve bağımlılık bozuklukları ile birlikte
karmaşık eş bozuklukların ortak paydası olarak düşünülebilir. Alkol ve madde
kötüye kullanımı, kendini uyarma ve heyecan arama ile ilgili olarak
yorumlanabilir (Perugi ve ark., 2015).
Siklotimik Bozukluk Tedavisi
Bipolar bozuklukların müdahalesinin zor olduğu belirtilmektedir. Ancak bir dizi bilişsel, davranışsal ve farmakolojik müdahale ile başarılar elde edilebilmektedir (Basco ve Rush, 2005). Siklotimik bozukluğu bulunan bireyler için çeşitli müdahale seçenekleri mevcuttur.
Yaşam tarzındaki basit bir değişiklik önemli bir bileşen olabilir. Bir örnek, bol miktarda egzersiz yapmak olabilir. Egzersizin ruh halini düzenlediği ve ayrıca duygusal istikrara yardımcı olduğu bilinmektedir. Bu elbette siklotimik bozukluğu yok etmeyecektir, ancak kişiye belirli miktarda rahatlama sağlayabilmektedir.
Bilişsel davranışçı terapinin, siklotimik bozukluk belirtileri bulunan kişiler için potansiyel olarak etkili olduğu düşünülmektedir. Davranışçı yaklaşımlara ek olarak ilaç da kullanılabilir. Antidepresanlar, hipomanik geçişleri veya hızlı döngüyü uyarma olasılığı nedeniyle bir endişe kaynağıdır (Perugi ve ark., 2017). İlgili güncel farmakolojik müdahalelerin çoğu duygudurum durumlarına (örneğin antidepresanlar) yöneliktir. Ancak bazen sirkadiyen sisteme (vücudumuzun bir gün içerisinde gerçekleştirmiş olduğu fizyolojik, hormonsal ve psikolojik süreç) örneğin lityum etki edebilir. Buna karşılık, psikososyal müdahaleler genellikle ruh halini düzenlemeye (örneğin bilişsel terapi) veya davranışı değiştirmeye (örneğin sosyal ritim terapisi) odaklanmıştır. Birden fazla müdahale yolunu hedeflemek için psikoterapi ve farmakoterapi kombinasyon halinde kullanılırsa yapılan müdahaleler daha etkili olabilmektedir (Rizvi ve Zaretsky, 2007).
İlaç tedavisi ile psikoterapiyi birleştirmeyi düşünmenin bir başka nedeni de ilaç tedavisi gören kişilerin, ilaç kullanmaya devam etmelerine veya terapiye katılmalarına rağmen genellikle belirtilerinin devam etmesi veya nüksetmesidir.
Duygudurum bozukluklarındaki kalıntı belirtileri bulunan bireylerin nüksetmeye karşı daha savunmasız olduğunu gösteren bazı veriler elde edilmiştir. İkinci bir müdahale yolu eklemek, tam iyileşmeyi daha olası hale getirebilir. Kombine müdahale, müdahale etkilerinin kapsamını genişleterek ve yanıt oranını artırarak maliyetleri azaltabilir. Tek bir müdahale gören ve bir müdahale kombinasyonundan fayda görebilecek bazı kişiler, hekimlere veya ilaçlara karşı önyargıları nedeniyle farmakolojik tedavi aramaya meyilli değildir. Terapi, bu kişilere sahip oldukları tutumları incelemelerine yardımcı olmak ve belki de ilacı kabul edilebilir bir seçenek haline getirmek için faydalı olabilir (Sudak, 2011).
0 Yorumlar