Şizotipal kişilik
bozukluğu (ŞTKB) veya şizotipal bozukluk, şiddetli sosyal anksiyete, düşünce
bozukluğu, paranoid düşünceler, derealizasyon, geçici psikoz ve çoğu zaman
sıradışı inançlar ile karakterize zihinsel bir bozukluktur. Bu bozukluğu olan
insanlar, insanlarla yakın ilişkiler kurmakta büyük bir rahatsızlık
hissederler, çünkü özellikle akranlarının kendilerine karşı olumsuz düşünceler
taşıdıklarını düşünürler, bu yüzden onlarla ilişkilerden kaçınırlar. Tuhaf
konuşma tarzları ve garip kıyafet tarzları da bu hastalığın belirtileridir.
ŞTKB'li olanlar konuşurken garip tepki verebilirler,cevap vermeyebilir veya
kendileriyle konuşabilirler. Durumları sıklıkla tuhaf veya sıradışı bir anlama
sahip olarak yorumlarlar; paranormal ve batıl inançlar yaygındır. Bu insanlar,
kişilik bozukluğu yerine sık sık endişe veya depresyon için tıbbi yardım
isterler. Şizotipal kişilik bozukluğu genel popülasyonun yaklaşık %3'ünde
görülür ve erkeklerde daha sık görülür. "Şizotip" terimi ilk olarak
1956'da Sandor Rado tarafından "şizofrenik fenotip" in bir kısaltması
olarak tanımlandı. ŞTKB bir A kümesi kişilik bozukluğu ("tuhaf veya
eksantrik bozukluklar") olarak sınıflandırılır.
Orijinal şizotipal kişilik bozukluğu, şizofreni bozukluğu olan kişilerin
akrabalarında görülen sınırdaki şizofreni kriterlerinden türetilmiştir.
Şizotipal özellikler ile şizotipal kişilik bozukluğu arasındaki ayrım klinik
olarak önemlidir ve mesleki ve kişilerarası işlevsellikteki bozulmanın
derecesini ve belirti sunumunun şiddetini yansıtır.
Şizotipal Kişilik
Bozukluğu Nedir?
Şizotipal kişilik bozukluğu, diğer kişilik bozukluklarından daha az
yaygın olmasına rağmen üzerine en çok çalışılan kişilik bozukluklarından
biridir. Bunun nedeni ise, şizotipal kişilik bozukluğu üstüne çalışmanın
şizofreni için risk faktörlerini ve koruyucu faktörlerini anlaşılmasını
geliştireceğinin düşünülmesidir. Ancak şizotipal kişilik bozukluğuna sahip
kişilerin çoğu şizofreni geliştirmemektir. Buna rağmen, iş ve sosyal
ilişkilerde önemli bozulmaların yanı sıra düşük yaşam kalitesine sahiptirler
(Skodol ve ark., 2011). DSM-5’e göre şizotipal kişilik bozukluğunun temel
özelliği, yakın ilişkilerde ani gelişen rahatsızlık ve böylece ilişkilerin
azalmasının yanı sıra bilişsel veya algısal çarpıklıklar ve tuhaf davranışlarla
kendini gösteren yaygın bir sosyal ve kişilerarası yetersizlik durumudur. Bu
kişilik bozukluğu, erken ergenliğin başında başlar ve çeşitli bağlamlarda
görülür. Şizotipal kişilik bozukluğu olan kişilerde batıl inançlar vardır ve
normlarının dışında normal ötesi olaylarla meşgul olabilirler. Bu kişiler
dolaylı olarak büyüsel kontrollere sahip olduklarına inanabilirler. Örneğin,
kötü bir sonuçtan kaçınmak için belirli bir nesnenin yanında üç kez yürümek
isteyebilirler. Bulunduğu yerde başka birinin olduğunu hissetmek veya adını
mırıldayan bir sesi duymak gibi algısal değişiklikler görülebilir. Şizotipal
kişilik bozukluğu olan kişilerin konuşmalarında alışılmadık veya kendine özgü
ifadeler görülebilir. Konuşma konuyu saptıracak derecede belirsiz olabilir
ancak tam bir tutarsızlık yoktur. Bu bozukluğu olan kişiler genellikle
şüphecidir ve paranoyak düşüncelere sahiptir. Örneğin, iş arkadaşlarının
patronun gözündeki itibarını zedelemeye niyetli olduğunu düşünebilirler
(American Psychiatric Association, 2013).
Birçok çalışmaya rağmen, şizotipal kişilik bozukluğunun faktör yapısına
ilişkin yanıt bekleyen sorular bulunmaktadır (Hummelen ve ark., 2012).
Bunlardan biri sınırlı ve uygunsuz duyu içeren duygusallık kriteri ile
ilişkilidir. Örneğin, bir öz rapor çalışmasında bu ölçüt “aşırı sosyal kaygı”
ve ‘’yakın arkadaş yok’’ kriterleriyle birlikte kişilerarası faktöre
eklenmiştir (Vollema ve van den Bosch, 1995; Cohen ve ark., 2010). Ancak
yapılandırılmış klinik görüşmelerin uygulandığı çalışmalarda, bu kriter “tuhaf
düşünme ve konuşma” ve “tuhaf ya da eksantrik davranış/görünüm” kriterleriyle
birlikte tuhaflık faktörü ile aynı faktörün parçasıdır (Battaglia ve ark.,
1997; Fossati ve ark., 2001).
Şizotipal Kişilik
Bozukluğu DSM IV Tanı Ölçüleri
1) Referans (alınma,
etkilenme) düşünceleri (referans hezeyanlarını kapsamaz)
2) Davranışları etkileyen
ve kültürel değerlere uyumlu olmayan acayip inanışlar ya da büyüsel düşünce
(örn. batıl inanç, “gaipten haber verme”ye inanma,telepati ya da “altıncı his”;
çocuklarda ve ergenlerde saçma sapan düşlemler
ya da bunlar üzerine düşünüp durmalar)
3) Olağandışı algısal
yaşantılar,bunlar arasında bedensel illüzyonlar vardır
4) Acayip düşünüş biçimi
ve konuşma (örn. belirsiz,çevresel,mecazi,aşırı ayrıntılı ya da basmakalıp)
5) Kuşkuculuk ya da
paranoid düşünce
6) Uygunsuz ya da kısıtlı
duygulanım
7) Acayip,alışagelmişin
dışında ya da çok kendine özel davranış ya da görünüm
8) Birinci derecede
akrabalar dışında yakın arkadaşların ya da sırdaşların olmaması
9) Yakından tanımakla
azalmayan aşırı toplumsal kaygı,kendisi hakkında olumsuz yargılardan çok
paranoid korkular bu bozukluğa eşlik etme eğilimi taşır
B. Sadece Şizofreni,Psikotik
Özellikler Gösteren bir DuygudurumBozukluğu,başka bir Psikotik Bozukluk ya da
bir Yaygın Gelişimsel Bozukluğun gidişi sırasında ortaya çıkmamaktadır.
Şizotipal kişilik
bozukluğu ve şizotipal kişilik özellikleri olan kişilerin Özellikleri
Referans Düşünceleri
Vardır: Konuşulanların kendi ile ilgili olduğunu düşünme
eğilimi çok ağır basar. Söylenenleri, tutumları ve bakışları son derece çarpık
algılarlar ve bunlara aşırı ve gerçekdışı anlamlar yüklerler.
Tuhaf İnanışlar ve Sihirsel
Düşüncelere Sahiptirler: Başlarına gelen ve etraflarında olup
bitenlerin nedenleri ve oluş şekilleri ile ilgili tuhaf ve acayip yorumlarda
bulunurlar ve kendi yaptıkları yorumlara hiçbir analitik ve gerçekçi
değerlendirme yapmadan ciddi bir biçimde inanırlar.
Belirsiz, Ayrıntılı ve
Basmakalıp Konuşurlar: Bağlantısız bir şekilde konudan
konuya atlarlar, aynı şeyleri tekrar edip dururlar. Karşısındaki kişi hiçbir
şey anlamaz. Anlaşılmadığına dikkat çekilse dahi kendileri ile ilgili bir
değerlendirme yapamazlar ve bu konuşma biçimini sürdürürler.
Alışık Oldukları Sosyal
Ortamlarda Bile Aşırı Kaygı Yaşarlar: Ne kadar çok görüşseler
ve karşısındaki kişi ne kadar yakın davransa bile nedenini tarif edemedikleri
bir kaygı yaşarlar. Bir an önce orayı terk etmek isterler.
Bedensel İllüzyonlar
Duyumsarlar: Kollar, bacaklar, yüz gibi bölgelerde
sanki bir böcek dolaşıyormuş gibi hissedebilirler. Bedenlerinde bir bölgenin
büyüdüğünü, ağırlaştığını, şekil bozukluğu oluştuğunu hissederler ve buna
inanırlar.
Şizotipal Kişilik
Bozukluğunun Belirtileri
DSM-5’e göre şizotipal
kişilik bozukluğu erken ergenliğin başında birçok şekilde kendini göstererek
aşağıdakilerden en az beşinin ya da daha fazlasının varlığı ile belirtilir
(American Psychiatric Association, 2013):
- Kişinin referans
fikirleri vardır ama bunlar sanrı değildir (kişi için özel bir anlama sahip
olan sıradan olayların yanlış yorumlanması gibi).
- Kişinin davranışlarını
etkileyen tuhaf inançları veya büyülü düşüncesi vardır (batıl inançlar, fal
inancı, telepati veya altıncı his gibi). Çocuklarda da tuhaf fanteziler veya
meşguliyetler görülür.
- Kişinin olağandışı
algıları vardır (kişinin vücuduyla ilgili tuhaf hislerinin olması gibi).
- Kişide tuhaf düşünce ve
konuşma yapıları görülür (belirsiz, aşırı ayrıntılı, mecazi ya da basmakalıp
şekilde).
- Kişide şüphecilik veya
paranoya görülür.
- Kişi, uygunsuz ya da
sınırlı iletişim kurar.
- Kişinin tuhaf veya
eksantrik davranış veya görünümü vardır.
- Kişinin birinci derecede
akrabalar dışında yakın arkadaşı veya sırdaşı yoktur.
- Kişideki aşırı sosyal
kaygı tanışıklıkla ilgili değildir. Etrafındaki diğer insanlar tanıdık olsa
bile kaygı azalmaz.
Şizotipal kişilik
bozukluğu için DSM kriterleri oldukça önemli olsa da gerçek sendromu tam olarak
yansıtmayabilir. Bu konuda hala tartışmalar devam etmektedir. Bilişsel/algısal
özellikle üzerine aşırı vurgu yapılması, şizotipal kişilik bozukluğunun eksen
1’deki şizofreninin yanına daha uygun olup olmadığı, paranoid ve şizoid kişilik
bozukluklarının daha geniş bir şizotipal kişilik bozukluğunun altında
belirtilip belirtilmeyeceği ve dışsallaştırıcı davranış bozuklukları ile eş
zamanlı sayılıp sayılmayacağı tartışılan konular arasında yer alır (Raine,
2006).
Şizotipal Kişilik
Bozukluğunun Olası Ayırıcı Belirtileri
DSM-5’te yer alan
şizotipal kişilik bozukluğunun ayırıcı belirtileri şu şekildedir (American
Psychiatric Association, 2013):
Psikotik Belirtileri Olan
Diğer Ruhsal Bozukluklar: Psikotik dönem şizofreni, bipolar
bozukluk, delüzyonel bozukluk ve depresif bozukluk gibi ruhsal bozukluklarda da
görülebilir. Ancak, şizotipal kişilik bozukluğunda psikotik belirtiler psikotik
dönemin öncesi ve sonrasında da vardır.
Diğer Kişilik
Bozuklukları ve Kişilik Özellikleri: Şizotipal kişilik
bozukluğu ile diğer kişilik bozuklukları arasında ortak özellikler vardır.
Farklı anlamak için ayırıcı belirtilere dikkat etmek gerekir.
Paranoid ve şizotipal
kişilik bozuklukları, sosyal kopma ve sınırlı duygu ile tanımlanır. Ancak,
bilişsel/algısal çarpıklıkların ve belirgin eksantrikliğin veya tuhaflığın
varlığı şizotipal kişilik bozukluğunu diğer kişilik bozuklarından ayırıcı
belirtilerdir.
Hem şizotipal kişilik
bozukluğunda hem de çekingen/kaçınmacı kişilik bozukluğunda yakın ilişkiler
sınırlı kurulur. Çekingen kişilik bozukluğunda ilişkiler için aktif bir istek
bulunur ancak bu reddedilme korkusuyla sınırlanır. Şizotipal kişilik
bozukluğunda ise, ilişkiler için bir istek eksikliği ve kalıcı bir kopma
görülür.
Narsistik kişilik
bozukluğu olan kişilerde de şüphecilik, sosyal geri çekilme ve yabancılaşma
görülebilir. Ancak narsistik kişilik bozukluğundaki bu özellikler, mükemmel
olmayan şeylerin veya kusurların ortaya çıkması korkusundan kaynaklanır.
Sınırda kişilik bozukluğu
olan bireylerde de geçici ve psikotik benzeri belirtiler görülebilir. Ancak bu
belirtiler yoğun öfke, kaygı, hayal kırıklığı gibi genellikle strese tepki
olarak oluşan duygusal değişimlerle daha yakından ilişkilidir.
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Epidemiyoloji
Amerika Birleşik
Devletleri’nde şizotipal kişilik bozukluğunun yaşam boyu yaygınlığının %4’ün
altında olduğu ve erkeklerde kadınlardan biraz daha yüksek olduğu tahmin
edilmektedir. Bununla birlikte siyahi kadınlarda, düşük gelirli insanlarda ve
boşanmış ya da dul kalmış kişilerde şizotipal kişilik bozukluğu riskinin daha
yüksek olduğu bulunmuştur. Asyalı erkeklerde ise bu oran oldukça düşüktür. Eş
zamanlı bozukluk durumuna bakıldığında ise, şizotipal kişilik bozukluğu,
bipolar I ve bipolar II bozuklukları, travma sonrası stres bozukluğu, sınırda
kişilik bozukluğu ve narsistik kişilik bozukluğu ile ilişkili bulunmuştur
(Pulay ve ark., 2009).
Şizotipal Kişilik Bozukluğu Tedavisi
Şizotipal kişilik
bozukluğunun tedavisinde hem psikoterapi hem de ilaç tedavisi yapılmaktadır. Bu
hastalığa sahip insanların kendileri için uygun işlerde çalışmaları ve yine
kendileri için uygun sosyal aktivitelerde bulunmaları, tedavi sürecini bir
hayli hızlandıracaktır.
Psikoterapi
Bir akıl sağlığı
uzmanının, hasta ile kuracağı ilişki genellikle güvene dayalı olmalıdır.
Hastanın, doktoruyla kuracağı güven dolu ilişki, o hastanın başkaları ile de
güvene dayalı ilişkiler kurmasını ve buna bağlı olarak da sosyalleşmeye
başlamasını sağlar. Psikoterapiler sayesinde hastalar, kötü düşüncelerden
kurtulabilir ve tuhaf davranışları azaltabilir. Bulunduğu ortama uygun
hareketler yapmaya ve uyum sağlamaya başlayabilir.
İlaç Tedavisi
Şizotipal kişilik
bozukluğu için belirlenmiş net bir ilaç bulunmamaktadır. Hastanın durumuna ve
tedavinin sürecine göre çeşitli ilaçları, hastanın doktoru belirler. Genel
olarak hastalarda depresyon ve kaygı bozukluğu da görüldüğü için,
antidepresanlar tercih edilebilmektedir.
Destekleyici Tedaviler
Şizotipal kişilik
bozukluğu yaşayan hastalar, hayatları boyunca olsa da, bir takım semptomları
yaşamaya devam ederler. Zorlukları aşabileceklerine inanmaları, kişisel güven
duygularının arttırılması ve sosyalleşme açısından destek görmeleri durumunda,
zamanla iyileştikleri görülür. Hastaların tedavi sürecinde ve sonrasında
kuracağı arkadaşlıklar çok önemlidir. Bu arkadaşlıkların güven çerçevesinde
olması ve iyi ilişkiler kurulmuş olması, hasta için büyük ilerleme
kaydedilmesini sağlar.
Hastaların günlük
yaşamları için bir rutin belirlemeleri oldukça faydalı olur. İyi bir uyku
çekmek, spor yapmak ve reçeteli ilaçlarını içmek gibi elle tutulur bir program
yapmak oldukça faydalı olacaktır. Hastalar için günlük rutin oluşturulurken,
doktor tavsiyesinden faydalanmak önemlidir. Öte yandan hastaların, başarılar
elde etmeleri, zaferler kazanmaları büyük ilerleme kaydettirir. Hastalık
sürecinde sosyal yaşamdan kopan ve öz güven problemleri yaşayan hastaların,
okulda, iş yerinde ya da sosyal bir alanda başarılı olması, toplum tarafından
taktir edilmeleri oldukça destekleyici olacaktır.
Genel olarak kişilik bozukluklarının tedavisine
bakıldığında, genellikle psikologlar tarafından yürütülen bu tedavi
yöntemlerinde, çoğu zaman psikoterapi tercih edilmektedir. Daha kesin sonuçlar
elde edilmesi konusunda oldukça etkili olan terapi yöntemleri, aynı zamanda
bireyin hayata daha sağlıklı bir şekilde sarılabilmesini ve tüm ilişki
problemlerinin üstesinden gelebilmesini sağlamaktadır. Dolayısıyla şizotipal kişilik
bozukluğuna sahip olan bireylerin mutlaka kısa süre içerisinde ikna edilmeli ve
tedaviye yönlendirilmelidir.
American Psychiatric
Association. (2013). Schizotypal Personality Disorder. Diagnostic and statistical
manual of mental disorders içinde (5. Bs., s. 655-659). American Psychiatric
Publishing. https://doi.org/10.1176/appi.books.9780890425596.dsm18
Battaglia, M., Cavallini,
M. C., Macciardi, F. ve Bellodi, L. (1997). The structure of DSM-III-R schizotypal
personality disorder diagnosed by direct interviews. Schizophrenia Bulletin,
23(1), 83-92. https://doi.org/10.1093/schbul/23.1.83
Cohen, A. S., Matthews,
R. A., Najolia, G. M. ve Brown, L. A. (2010). Toward a more psychometrically
sound brief measure of schizotypal traits: introducing the SPQ-Brief Revised.
Journal of Personality Disorders, 24(4), 516-537.
https://doi.org/10.1521/pedi.2010.24.4.516
Fonseca-Pedrero, E.,
Debbané, M., Ortuño-Sierra, J., Chan, R. C. K., Cicero, D. C., Zhang, L. C.,
...ve Jablensky, A. (2018). The structure of schizotypal personality traits: a
cross-national study. Psychological Medicine, 48(3), 451-462.
https://doi.org/10.1017/S0033291717001829
Fossati, A., Maffei, C.,
Battaglia, M., Bagnato, M., Donati, D., Donini, M., ... ve Novella, L. (2001).
Latent class analysis of DSM-IV schizotypal personality disorder criteria in
psychiatric patients. Schizophrenia Bulletin, 27(1), 59-71.
https://doi.org/10.1093/oxfordjournals.schbul.a006860
Hummelen, B., Pedersen,
G. ve Karterud, S. (2012). Some suggestions for the DSM-5 schizotypal
personality disorder construct. Comprehensive Psychiatry, 53(4), 341-349.
https://doi.org/10.1016/j.comppsych.2011.05.009
Kirchner, S. K., Roeh,
A., Nolden, J. ve Hasan, A. (2018). Diagnosis and treatment of schizotypal
personality disorder: evidence from a systematic review. NPJ Schizophrenia,
4(1), 1-18. https://doi.org/10.1038/s41537-018-0062-8
Kwapil, T. R., Gross, G.
M., Silvia, P. J., Raulin, M. L. ve Barrantes-Vidal, N. (2018). Development and
psychometric properties of the Multidimensional Schizotypy Scale: A new measure
for assessing positive, negative, and disorganized schizotypy. Schizophrenia
Research, 193, 209-217. https://doi.org/10.1016/j.schres.2017.07.001
Matusiewicz, A. K.,
Hopwood, C. J., Banducci, A. N. ve Lejuez, C. W. (2010). The effectiveness of
cognitive behavioral therapy for personality disorders. Psychiatric Clinics,
33(3), 657-685. https://doi.org/10.1016/j.psc.2010.04.007
Mckay, D. ve Neziroglu,
F. (1996). Social skills training in a case of obsessive-compulsive disorder
with schizotypal personality disorder. Journal of Behavior Therapy and
Experimental psychiatry, 27(2), 189-194.
https://doi.org/10.1016/0005-7916(96)00010-9
Nordentoft, M., Thorup,
A., Petersen, L., Øhlenschlæger, J., Melau, M., Christensen, T. Ø., ... ve
Jeppesen, P. (2006). Transition rates from schizotypal disorder to psychotic
disorder for first-contact patients included in the OPUS trial. A randomized
clinical trial of integrated treatment and standard treatment. Schizophrenia
Research, 83(1), 29-40. https://doi.org/10.1016/j.schres.2006.01.002
Pulay, A. J., Stinson, F.
S., Dawson, D. A., Goldstein, R. B., Chou, S. P., Huang, B., ... ve Grant, B.
F. (2009). Prevalence, correlates, disability, and comorbidity of DSM-IV
schizotypal personality disorder: results from the wave 2 national
epidemiologic survey on alcohol and related conditions. Primary Care Companion
to The Journal of Clinical Psychiatry, 11(2), 53.
https://dx.doi.org/10.4088%2Fpcc.08m00679
Raine, A. (2006).
Schizotypal personality: neurodevelopmental and psychosocial trajectories.
Annu. Rev. Clin. Psychol., 2, 291-326.
https://doi.org/10.1146/annurev.clinpsy.2.022305.095318
Rosell, D. R., Futterman,
S. E., McMaster, A. ve Siever, L. J. (2014). Schizotypal personality disorder:
a current review. Current Psychiatry Reports, 16(7), 1-12.
https://doi.org/10.1007/s11920-014-0452-1
Skodol, A. E., Bender, D.
S., Morey, L. C., Clark, L. A., Oldham, J. M., Alarcon, R. D., ... ve Siever,
L. J. (2011). Personality disorder types proposed for DSM-5. Journal of
Personality Disorders, 25(2), 136-169.
https://doi.org/10.1521/pedi.2011.25.2.136
Vollema, M. G. ve van den
Bosch, R. J. (1995). The multidimensionality of schizotypy. Schizophrenia
Bulletin, 21(1), 19-31. https://doi.org/10.1093/schbul/21.1.19
0 Yorumlar